RTE 2000’den yeni nesil yerli üretimlere

Türkiye, ulaşım alanında raylı sistem taşımacılığının önemini her ne kadar erken zamanlarda anlamış olsa da, bu alanda gelişmiş ülkeler ile arasında açılan makası özellikle son zamanlarda yapılan yatırımlarla kapatmaya çalışmaktadır.
İki senede bir Berlin’de düzenlenen ve sektörün en büyük fuar organizasyonu olan “InnoTrans” fuarı 2012 yılının Eylül ayında kapılarını ziyaretçilerine açtı.
Bu fuara İstanbul Ulaşım A.Ş. çalışanlarından biri olarak ben de katılıp gözlem yapma imkânı buldum.
InnoTrans fuarı kısaca, demiryolu sektörü ile ilgili yüzlerce firmanın katıldığı sektörün en büyük ve önemli organizasyonudur. Burada özellikle büyük firmalar sadece yeni ürünlerini pazara sunmakla kalmıyor fuarda adeta gövde gösterisi yaparak sektördeki yerlerini kullanıcıların zihninde iyice yer ettiriyorlar.
Fuarın büyüklüğünü, bir önceki organizasyonun rakamlarına bakarak daha da net anlayabiliyorsunuz.
Toplamda 141 bin metrekarelik bir alan,
45 farklı ülkeden 2243 adet firma,
106 bin ziyaretçi ve gezilecek toplam 22 adet hol.
Turizm sektöründe fuarcılığın ayrı bir önemi olduğunu böyle büyük organizasyonlarla daha da iyi anlayabiliyorsunuz. 5 gün boyunca on binlerce kişinin akınına uğrayan Berlin, adeta bir arı kovanı halini alıyor.
Sadece Berlin’de 220 adetulaşım teknolojileri ile ilgili firmanın faaliyet göstermesi bile başlı başına raylı sistemler ile ilgili böyle büyük bir organizasyonun neden Berlin’de yapıldığını açıkça göstermektedir.
Fuar alanını gezdiğinizde sektörün ne denli büyük olduğunu ve bu alanda hangi ülkelerin bayrağı taşıdığını kolayca görebiliyorsunuz.
Türkiye, ulaşım alanında raylı sistem taşımacılığının önemini her ne kadar erken zamanlarda anlamış olsa da, bu alanda gelişmiş ülkeler ile arasında açılan makası özellikle son zamanlarda yapılan yatırımlarla kapatmaya çalışmaktadır.
Stand alanları, aynı zamanda firmaların büyüklük ve güç gösterisi yaptıkları mekânlar olarak karşınıza çıkabiliyor. Öyle ki, bazı firmalar devasa stand alanları içerisinde ürün yerine sadece isimlerini teşhir etmeyi yeterli görebiliyorlar.
Bununla birlikte, fuarda küçük bir cıvatadan, 2 MVA’lık dev jeneratörlere, 4 tonluk tren tahrik aksamlarına ve 20 metrelik trenlere kadar raylı sistemler ile ilgili hemen hemen her ürünü bulmanız mümkün.
InnoTrans fuarında her ülkeden katılımcılar olduğu gibi Türkiye’den de bu alanda faaliyet gösteren TCDD, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin Raylı Sistemler Daire Başkanlığı ve İstanbul kent içi raylı sistem işletmecisi olan İstanbul Ulaşım A.Ş. üst düzey yönetici ve çalışanları fuara katılanlar arasındaydı.
Türk firmaları ile yaptığım görüşmelerde önceki yıllara oranla bu sene daha fazla Türk firmasının fuarda yer aldığını öğrenmek bizleri mutlu etti. Ancak, katılımcı ülke oranlarına baktığımızda bu sayının oldukça düşük olduğunu da görebiliyorsunuz.
Demiryolu sektöründe bakir bir alan olan Türkiye’nin bu alanda teknoloji üreten bir ülke haline gelmesi için yapması gereken çok yatırım olduğunu söylemek gerekiyor.
Bir taraftan Ulaştırma Bakanlığı ve DLH, diğer taraftan TCDD ve yerel yönetimler bu konuda üzerlerine düşeni fazlasıyla yapmaya çalışmaktadırlar.
Yapılan bu çalışmalar ilk meyvesini İstanbul Ulaşım A.Ş.’nin 1999 yılında Türk mühendisleri veöz sermayesi ile gerçekleştirdiği ve bugüne kadar 500 bin km’nin üzerinde bir yol kat ederek kendini ispatlamış olan “RTE2000” projesiyle vermiştir.
Bu proje aynı zamanda bugün Türkiye’de üretilen yeni nesil yerli araçlar için de önemli bir mihenk taşı olmuş ve gelecek nesiller için de olmaya devam edecektir.
İstanbul Ulaşım, İstanbulluların oylarıyla seçilen yeni nesil yerli tramvay araçlarının üretimi için yine Türk mühendis ve öz sermayesi ile gece gündüz demeden çalışıyor.
Yapılan tüm bu çalışmalar aslında, Türkiye’nin hem dışa olan bağımlığını ortadan kaldırmaya ve hem de tüketen bir ülkeden üreten bir ülke olma yolunda attığı önemli adımlardır.
Fuarda Bursa’mızın da yerli bir firma ortaklığında üretimini gerçekleştirdiği ve “İpekböceği” adını verdikleri tramvay aracıyla görmek bizleri daha da heyecanlandırdı. Bir başka yerli üretim aracımızın uluslararası bir sahada kendini göstermesi, gelecekte Türkiye’nin bu sektörde alacağı konum bakımından güzel örneklerden biridir.
Gelişmesini sürdürmekte olan Türkiye’nin, demiryolu sektörü açısından bölgesel ve küresel bir güç olma yolunda önü her zamandakinden daha fazla açıktır. Bu fırsatlar iyi değerlendirilip doğru bir şekilde yönlendirilirse bizler de kendi dünya markalarımızı oluşturabilir ve ürünlerimizi pazarlayabiliriz.
Dün hayal ettiklerimizi bugün yapar hale geldiysek… Neden olmasın?

Kaynak : haber.rotahaber.com

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*