Doğu Ekspresi olacak mı?

Doğu Ekspresi olacak mı?
Kendime sözüm var.. Önümüzdeki yıllarda Allah sağlık verirse; param ve vaktim de olursa, uzun tren yolculukları yapmak istiyorum.

Tren bambaşka bir ulaşım aracıdır. Ben, başka hiçbir ulaşım aracının trenin yerini tutabileceğini düşünemem. Uzundur, yorucudur belki ama, müthiş keyiflidir. Kafayı taktığımdan olsa gerek, dünyadaki büyük tren seferlerini takip etmeye çalışırım.

Dünyada iki büyük tren seferi var. Biri Trans Sibirya Treni, bir diğeri Afrika Treni. Ülkemizdeki alternatifi de Doğu Ekspresidir.

Trans Sibirya Ekspresi olağanüstü bir olay. Çok lüks, çok pahalı. Müdavimleri, Türkiye’den ve dünyadan 60 yaş ve üzerindeki çok zengin insanlar. Tren, taa Çin’in doğusundan Okyanus kıyısından başlıyor. 9 bin küsur kilometre yol geçiyor, Moskova’ya varıyor. 7 gün, 7 gece. Geçtiği büyük şehirlerde mola veriyor, yolcular otobüslerle bölgeyi geziyor. Moğolistan bozkırlarında yerel yaşamın içine giriliyor. Dünyanın en önemli doğal hazinelerinden biri olan Baykal Gölü kenarında tren duruyor, yolcuları, “Bu gölde yüzen ölümsüz olur” kehanetine inanarak buz gibi suya giriyor.

Afrika Treni daha başka bir macera. Kara Kıta’nın en kuzeyinden, Mısır’daki Darüsselam’dan yola çıkıyor. Bu tren de son derece lüks. Kuzeyden güneye bütün Afrika’yı geçiyor. Tanzanya, Zambiya, Zimbabwe, Botswana, Güney Afrika’da kıtanın en güney ucu olan Cape Town’da bitiyor. 5.742 kilometrelik yolda 14 gün süren seyahat sırasında vahşi hayvanlarla dolu alanlardan geçiyor aslanlara, fillere el sallıyorsunuz. Dünyanın en büyük şelalelerini görüyor, Afrika yerlileri ile tanışıyorsunuz.

İki tren de 5 yıldızlı otel konforunda. Hergün lokantalarında olağanüstü yemekler hazırlanıyor.

Türkiye’deki alternatif ise, çok daha kısa ve kesinlikle lüksü olmasa da Doğu Ekspresiydi. Trenler çalışırken, sırf zevk olsun diye Boğaziçi Ekspresi, Anadolu Ekspresi ile Ankara’ya; Pamukkale Ekspresi ile Kocaelispor’un peşinden Denizli’ye gitmişliğim vardı. Doğu Ekspresi’ne binmeyi çok istedim, hiç o kadar vaktim olmadı.

Doğu Ekspresi, hergün saat 08.30 sıralarında Haydarpaşa’dan hareket ederdi. Kars’a kadar 1928 kilometrelik yol. Kurtuluş Savaşı’nda, Cumhuriyet’in ilk yıllarında kullanılmış. Haydarpaşa’dan kalkıp, Kars’a giderken 90 istasyonda duruyor. 38 saat 40 dakikada Kars’a varıyor.

Trende 1 nci mevki, 2 nci mevki, yataklı vagonları varmış. Ucuz.. Haydarpaşa’dan her seferinde 250-300 yolcu ile hareket edermiş. Doğu Ekspresi, İstanbul’dan KOÜ’ye gelen öğrencilerin inişi ile birlikte Hereke’de boşalmaya başlarmış. Geçen gün, gazeteci Nazım Alpman’ın hazırladığı Doğu Ekspresi Belgeseli’nde izledim.

Trenin 26 ncı durağı Ankara. Buradan sonra 7 vagonlu trende Erzurum’a kadar 25-30 yolcu ancak bulunuyor. Kompartmanda tek başına yat uyu. Ankara’dan sonra eski demiryolu bozuk. Üstelik, elektrik hatları bitiyor ve dizel lokomotif trene takılıyor. Bu nedenle Doğu Ekspresi’nin saatteki hızı 55 kilometreye kadar düşüyor. Tren Sivas, Erzincan’dan geçiyor. Erzurum’da yeniden kalabalıklaşıyor. İstanbul Haydarpaşa’dan diyelim ki pazartesi sabahı kalktı, salı günü gecesi saat 22.00 sıralarında Kars’a ulaşıyor.

Günümüzde uçakla 1.5 saatte gidilen yolun, 38 saatte gidilmesinin hiç anlamı yokmuş gibi görünüyor olabilir. Ama bu farklı bir yolculuk. Anadolu insanı ile tanışıyorsunuz, konuşuyorsunuz. Saz çalıyorlar, birlikte türkü söylüyorsunuz.

Şimdilerde AKP iktidarı demiryolları konusunda büyük bir hamle başlattı. Türkiye’nin büyük şehirleri Hızlı Tren ile birbirine bağlanacak. Öyle görünüyor ki, ne Boğaziçi, ne Anadolu, ne Pamukkale Ekspresi, ne Doğu Ekspresi kalacak.

Hatta, hala kaygılarım var. Belki, İzmit-İstanbul arasında bile banliyö tren çalışmayacak.

Oysa tren farklı bir kültür. Trenlerin mutlaka olması lazım. İstanbul-Adapazarı arasında banliyö tren de; İstanbul-Kars arasında Doğu Ekspresi de olması lazım. Avrupa ülkelerindeki, Amerika’daki, Uzak Doğu’daki yolcu ve yük trenlerini özel sektör işletiyor. Bu yazının girişinde bahsettiğim Trans Sibirya Ekspresi ve Afrika Treni de büyük özel firmalar tarafından işletiliyor, büyük turizm firmaları turlarını pazarlıyor.

Hükümet, Türkiye’de de demiryollarında yolcu ve yük taşımacılığında özelleştirmenin önünü açtı. Özelleştirilsin, buna karşı değilim. Ama ülkemizde tren sadece yük taşımak amaçlı kullanılmamalı.

Yeni demiryolu tamamlanınca, yine İzmit’ten İstanbul’a trenle gidebilmeliyiz.

Yine İstanbul’dan Kars’a Doğu Ekspresi çalışmalı. Çalışırsa, ben bu 38 saatlik yolculuğa katılmaya kararlıyım. Çok keyifli bir macera olacağından da eminim.

Ama korkarım, ülkemizde tren nostaljisini bitiriyorlar. Demiryolları için bunca büyük yatırım yapılıyor olmasına rağmen, tren kültürünün ruhunu yok ediyorlar.

Eminim, bizim Doğu Ekspresi lüks ve turistik bir tren haline getirilse, pek çok yabancı firma bile, bunu çalıştırmaya talip olur. Hatta Trans Sibirya, Afrika Treni gibi, dünyada orta yaş ve üzeri zenginlerin rağbet ettiği, her seferi yüzde 100 dolu kapasite ile çalışan dünya çapında bir kültür gezisi turu haline gelebilir. Hatta eskisi gibi Van Gölü Ekspresi, Kurtalan Ekspresi de olmalıdır.

Trenleri yok etmemek lazım. Demiryollarını sadece oradan oraya yüksek hızla giden modern trenler için düşünmemek lazım.

Hala Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dan biraz umudum var.

Hızlı Tren olsun.. Ama Adapazarı-İstanbul, İstanbul-Kars trenleri de mutlaka olsun.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*