Issız İstasyonların Yalnız Bekçileri

Issız istasyonların yalnız bekçileri :Dağların arasında ilerleyen uzun ince tren yollarının yalnız adamları onlar. Bir zamanlar sevinçlere, hasretliklere tanık olan ara istasyonlar, artık sessiz. Ne geleni var ne de gideni…

Son yıllarda ekonomik kaygılarla boşalan köyler, trenlerin ara istasyonlarını da yalnızlığın kollarına bırakmış. Bazılarının kapısına kilit vurulmuş, bazılarında sadece bir memur var. Sinyalizasyon sistemlerinin gelişmesiyle insanların yerini teknolojik aletler almış. Daha önce yüzlerce yolcuya bilet kesen gişeler kepenklerini indirmiş. Yalnız duraklarda çalışan hareket memurları artık özleyenleri değil, trenleri buluşturuyor.

Yalnızlıktan bunalan istasyon memurları, trenlerin gelişlerini iple çekiyor. Her şey tren saatine göre ayarlanıyor. Duran trenlerden makinistler iniyor. Belki bir çift laf edilir diye çaylar demleniyor, lakin sohbetin tadına varamadan hareket saati gelip çatıyor. Sohbet gibi çaylar da yarım kalıyor. Yolcu yolunda gerek… İyi temennilerle makinistler uğurlanıyor. Sonrası yine yalnızlık.

İstasyonlarda onları terk etmeyen sadık yoldaşları da var elbette. Kediler, köpekler memurların can yoldaşı olmuş. Gün içinde şehirden gelen trenlerden ‘nevale’ istenince onlarınki ayrı oluyor. İstasyon memurları, gözü gibi bakıyor can yoldaşlarına. Kolay değil, kalabalıkların arasında yalnızlık onlarınki. Her gün gelip geçen yüzlerce yolcunun arasında bir başınalar. Kâğıt kaleme sarılıp, dertlerini kâğıda anlatanlar da var. Çoğu kendine göre bir uğraş buluyor nöbet bitene kadar.

ASKER UĞURLAMALARINDA ACI ACI DÜDÜK ÇALDIRIRIZ

Yahya Çetinbaş, Kütahya’daki Alayunt Müselles Tren İstasyonu’nda görevli. Çetinbaş, şunları belirtiyor: “Mesela trene biniyorum, bazen makineye binerim. Makinistlerle beraber şu camı açtığında, gaz kolunu açtığında makine bağırıyor ya her gaz kolunu açtığında bir daha bağırır o ses bile zevkli geliyor insana. Conta başlarının sesleri dıgıdık dıgıdık müzik gibi. Yolda benim aklımdan hiç (camdan dışarıya bakayım da seyredeyim) geçmez. Ben o sesle uyurum. Aslında makineler çok gürültülüdür. Ama biz makinistlerle muhabbet edebiliriz, böyle sessiz bir ortam yok ama biz muhabbet ediyoruz alıştık. Birbirimizin sesini belki de böyle duyuyoruz. Zevki de bu zaten.

Çetinbaş, Asker uğurlama vardır, biz acı acı düdük çaldırırız ki göndericiler biraz gözyaşı döksün. Özellikle asker uğurlamaları ya da işe çocuklarını evlendirip de dışarıya çalışmaya gönderenler. Biz de buna destek oluyoruz tabi. Özellikle asker göndermelerinde makinistlerden rica ederiz, ‘biraz çal’ diye… O da makastan çıkıncaya kadar biraz uzun çaldığı zaman herkesin gözyaşı sel gibi akıyor orada. Tren sesini öyle seviyorlar.” şeklide konuşuyor.

ONURLU BİR İŞ YAPIYORUZ

Ramazan Gürcan da, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Gazellidere köyündeki tren istasyonunda görevli bir memur. “Bizim işimiz insanlarla, yolcularla…” diyen Gürcan, “Yolcuları birbirine kavuşturmak… Düşünsenize insan bayrama gidiyor, ailesine gidiyor bir öğrenci. Onun ailesine kavuşmasında sen bir aracı oluyorsun. Bu zamanla bana bir onur vermeye başladı. Bu yaptığım işten bir onur duyma başladım. Ara istasyon mu, yalnızlık mı? Yalnızlık!” diyor.

Gürcan, istasyonda zaman zaman şiir yazdığını belirterek, şiirlerin genellikle yalnızlık üzerine olduğunu vurguluyor: “Ekstradan bir şeyim yok ama şiir yazmaya meraklıyım bazen karaladığım oluyor. Ama o konuda çok gelişmiş değilim. Şiirler genelde yalnızlık üzerine. Evden çıktığım anda çocuklarımı özlemeye başlıyorum. Diyorum ki acaba ne yaptılar. Düşünün sabahın altısı eşim çocuklarım evde yalnız.”

Gürcan’ın son sözleri şöyle; “Yalnızız, yalnızız ama insanları birbirine kavuşturmaktan da memnunuz bunu görünce de diyoruz ki biz onurlu bir iş yapıyoruz.”

AKLINIZA HER ŞEY GELEBİLİYOR

Balıkesir’in Kesput ilçesine bağlı Yeniköy Tren İstasyonu’nda görevli Ümit Kasım Eroğlu da, “İstasyon binasının dışına çıkamıyoruz. İstasyonda bulunan demiryolu trafiği sistemine göre bulunduğumuz yeri terk edemiyoruz. Sürekli bir odanın içindeyiz ve en fazla elli-yüz metre dışarı çıkabiliyoruz.” diyor.

Eroğlu, “Yalnızlık… Herkes bir yere gidiyor siz oradasınız sabitsiniz. Bir yere gidemiyorsunuz. Yalnızlık, yani başka bir şey diyemeyeceğim.” ifadelerini kullanıyor.

TRENLER UMUT VESİLESİ

Kesput’a bağlı Mezitler Tren İstasyonu’nda ise Zülfikâr Bakış görevli. “İstasyonda sürekli treni bekliyorsunuz, başka yapabileceğiniz bir şey yok.” diyor Bakış ve ekliyor: “Tren geldiği zaman umutla bir beklentiniz oluyor. Yanlışlıkla bir yolcu binmiş midir? Çünkü bazen merkezi yerlerde yolcular yanlışlıkla biniyor. Muhtemelen sizin istasyonda birisi iniyor. O sizin için bir sürpriz oluyor. Birisi geliyor tanımıyorsunuz belki ama sonuçta konuşacak birisini arıyorsunuz. İstasyona davet ediyorsunuz. Kendisiyle konuşuyorsunuz.

1 Comment

  1. ilk trene bindigimde kendimi rüzgara bırakmıştım.kendimi özgür hissediyordum.ve aynı zamanda güvende hissediyordum.o gardaki görevlilerin lojmanları tavukları civcivleri bile mutluluk veriyordu.galiba bitti.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*