TÜVASAŞ, Yüksek Hızlı Tren İhtiyacımızı Karşılayacak

tuvasas yuksek hizli tren ihtiyacimizi karsilayacak
tuvasas yuksek hizli tren ihtiyacimizi karsilayacak

Demiryol-iş Sendikası Adapazarı Şube Binası’nda gerçekleştirilen kahvaltıda basın mensuplarıyla bir araya gelen sendika başkanı Cemal Yaman, Türkiye Vagon Sanayii Anonim Şirketi (TÜVASAŞ)’ın dünü, bugünü ve geleceğini konu alan açıklamasını kamuoyuyla paylaştı.

Yaman, TÜVASAŞ’ın yaptığı ve yapacakları projelerle Türkiye’nin gözbebeği olması gerektiğini ancak yeteri kadar tanıtılamamış bir kuruluş olduğunu kaydetti.

Demiryol-iş Sendikası Adapazarı Şubesi tatafından yapılan basın açıklaması şöyle: “Türkiye Vagon Sanayi Anonim Şirketinin dünü bugünü ve geleceğini, şirketimizin ülkemiz ve bölgemiz açısından önemini, kurumumuzdaki gelişmeleri, kamuoyumuzla paylaşmak istedik.

Değerli arkadaşlar, TÜVASAŞ sahip oldukları ve yaptıklarıyla ülkemizin ve bölgemizin göz bebeği olan fakat ne yazık ki yeterince de tanıtamadığımız çok önemli bir kuruluştur. TÜVASAŞ, kurulduğundan bu yana yaklaşık 70 yıldır; emeğin ve alın terinin somutlaşmış ifadesi; sürekli değişen ve gelişen bir çalışma kültürü; yoğun emek ve çabayla yenilenen ve artan üretim gücü, yeni ürünler, yeni pazarlar, üretmenin ve başarmanın haklı gururu olmuştur.

TÜVASAŞ, Türkiye demiryollarının yolcu taşımaya yönelik araç parkının tamamına yakınının üreticisi ve bakım-onarımlarını yapan, faaliyet alanında Ortadoğu ve Balkanlarda en yüksek kapasiteye sahip olan güçlü bir kurumdur.
TÜVASAŞ, İlk yerli demiryolu yolcu vagonlarını, elektrikli banliyö dizilerini, RAYBÜS’leri, TVS-2000 serisi lüks yolcu vagonlarını, Modernizasyon projelerini, “Anadolu” adlı Dizel Tren Setlerini üretmiştir. Toplamda 2500 adet civarı demiryolu aracı üretimi ve 40 bin civarı araç onarımı ve modernizasyonu yapmıştır. Ortak üretim çerçevesinde; BURSARAY Metrosu araçları ve MARMARAY araçları ile şehir içi taşımacılığa yönelik raylı taşıt üretiminde de tecrübe kazanmıştır. Bütün zorluklara rağmen, Pakistan, Irak ve Avrupa Birliğine üye Bulgaristan demiryollarına araç ihracatı yapmıştır.

Fakat bu potansiyeline rağmen kabuklarını kıramamış ve kendine ait bir orijinal tasarıma sahip olamamıştır. Olamadığı içinde hem ana hat demiryolu araçları hem de şehir içi raylı sistem araçları üretiminde gerek uluslararası pazarlarda yer alacak, gerekse ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacak istenen konuma gelememiştir.
Bunun sebebi ise kurumumuzun önündeki engellerdir. Bu engeller;

• KİK kanunu,
• Devlet personel Yasası,
• Yurt içi ve yurt dışında ihalelere girmemizin önündeki prosedürler,
• Finansman,

Şirketimiz yan sanayisi ve partnerleriyle birlikte lideri olduğu sektörün; taşıdığı yüksek katma değer üretme potansiyelini ancak bu engellerin ortadan kaldırılması ile hayata geçirebilecektir. Bunların tümünün öngörülerek sektörümüzde (TÜVASAŞ, TÜLOMSAŞ, TÜDEMSAŞ) verimlilik merkezli yapısal bir değişikliğin yapılması zorunluluk haline gelmiştir. Bu durum maalesef bu tür devlet kurumlarının hepsinin genel bir sorunudur. Özellikle kurumumuzun aktif olduğu sektöründeki dünya devi şirketlerin çalışma sistemini ve yapısını düşünürsek bunların hepsinden muaftırlar ve bu tür engelleri yoktur. Elbette o zaman bizim TÜVASAŞ’ımızın bunlarla rekabet etmesini düşünmek doğru olmaz. Dolayısıyla Kurumumuzu verimsizlikle suçlamak doğru değildir. Bunun çözümü kurumumuzun önündeki yukarıda saydığımız bürokratik engelleri kaldırmaktır.

Bildiğiniz gibi dünya ülkeleri arasındaki mücadelenin temeli ekonomiye dayanmaktadır. Bu mücadelenin son çıktısı ne yazık ki savaşlardır. Ülkemizin bekasının temini, savunma

sanayimiz örneğinde olduğu gibi bütün sektörlerimizin ve dolayısı ile ekonomimizin güçlü olması ile mümkündür. Bunun için nasıl Savunma Sanayii Sektörüne doğrudan temin imkânı sağlayan düzenlemeler yapılmışsa; Demiryolu Araçları üretim sektörüne de aynı düzenlemeler getirilmelidir ki sektörümüz, yerli- milli üretimi ve ihracatı ile güçlü hale gelebilsin.

Sektörümüzde üretilen katma değer yerli sanayi için önemlidir, karlar yüksektir ve bu nedenle uluslararası tekelleşme eğilimi vardır. Yerli ve milli raylı taşıt üretim kapasitemizin uluslararası tekeller karşısında güçlendirilmesi, rekabete uyumlu hale getirilmesi zorunludur. Var olan kurulu tesis-teçhizat, bilgi-birikimi ve insan kaynağı acilen tek elden yönetilecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Bu yapılırsa önümüzdeki 20 yıl içerisinde yüzlerce milyar seviyesinde oluşacak katma değer ülkemizde kalacak, istihdam, bilgi ve teknoloji ülkemiz insanına, ekonomisine ve geleceğine kazandırılmış olacaktır.

Öncelikle Cumhurbaşkanlığına bağlı demiryolu sektör başkanlığı kurulmalıdır. Ülkenin bu sektördeki tüm arz ve talep yönetimi bu başkanlık tarafından stratejik olarak belirlenmelidir. Diğer taraftan da kuruluşlarımızın özerk yapısı ile KİK Kanunu, Devlet Personel Yasası, finansman yapısı ve yurtdışı pazarlamada yaşanan bürokratik zorlukları ortadan kaldırılmış olacaktır. Bu sayede ilgili kuruluşlarımız özel sektör mantığı ile sevk ve idare edilebilecek ve dolayısı ile de bizim sendika olarak olmazsa olmazımız olan kurumumuzun çoğunluk hissesi her zaman devletimizin elinde olacak.

Diğer taraftan kurumumuzun desteklenip sahip çıkılırsa bölgemize de ülkemize de çok yüksek katma değer üretebilme kabiliyeti olduğunu, 2 yıldan az bir süredir Genel Müdürlüğümüzü yapan Prof. Dr. İlhan KOCAARSLAN yaptıkları ile göstermiştir.

Başarılı bir yönetim şekli ile TÜVASAŞ kabuğunu kırarak arzu ettiğimiz hedeflerine doğru ilerlemektedir. Özellikle hocamızın yeni yönetim anlayışı ile yönetim, sendika ve çalışanların bütünleşmesi sağlanmıştır. Bu anlayış ile yönetimin sendika ile aynı düşüncede olması sağlanmış, “bizim işçimiz, bizim mühendisimiz ve tüm çalışanlarımız tembel değildir, çalışkandır, üretkendir; ancak ona plan ve program çerçevesinde iş sunabilen, iş verebilen, şirketi kendi şirketi gibi sahiplenen, üretim ihtiyaçlarını zamanında karşılayabilen, yıllık iş programlarını yapabilen, pazarlamasını yapabilen, gelecek yıllarını proje ile doldurabilen, AR-GE’ sini yapan, kendi tasarımlarına sahip, vizyoner, proaktif düşünebilen bir yönetim ve organizasyonun olmamasından” dolayı verim düşüklüğünün olduğunu söyleyerek yeni bir yaklaşım benimsenmiştir. Çünkü halen kurumumuz iş temini açısından TCDD ve TCDD Taşımacılığa bağlıdır. Onların talepleri ise aylık ve yıllık olarak belirsizlik ve değişkenlik arz etmektedir. Hâlbuki böyle bir sektörde en az üç yıl önceden üretim planlamalarının yapılması gerekir. Diğer taraftan en acısı ise ülkemizin ihtiyacı olan demiryolu araçları, uluslararası ihaleler ile altyapı ve işletmeci kuruluşlarımız ve belediyeler tarafından yabancı firmalara verilmesidir.

Bu sektörde en önemli unsur şüphesiz insan kaynağıdır. Bunun için yeni yönetim, çalışanlarının daha donanımlı, Ar-Ge ve inovasyon odaklı hale getirilmesine öncelik vermiştir. Aidiyet duygusu, sahiplenmeyi ve kendi işini yapıyormuş inancını oluşturarak tüm çalışanların, buna bağlı olarak ta şirketin performansını arttırmıştır. Böylece TÜVASAŞ sürekli artan üretim performansı ve verimliliği ile bir önceki yılların rekorlarını kırmayı başarmıştır. TÜVASAŞ yönetimi tarafından Sendikamıza yapılan yıllık bilgilendirme kapsamında; Son üç yılda gerçekleşen satış cirolarımız; 2016 yılında 290 milyon tl. iken, 2017

yılında 371 milyon tl.’ye, 2018 yılında ise 488 milyon tl.’ye ulaşarak son iki yılda cirosunu ikiye katlamıştır. 2019 yılındaki faaliyetlerimizle elde edeceğimiz satış gelirimiz ise, yarım milyar tl. sınırını aşacaktır.

Şirketimizin önceki dönemlerle karşılaştırmalı üretim sonuçları da artış eğilimi taşımaktadır. MT-15400 serisi DMU üretimlerimiz; 2016 yılında 5 set, 2017 yılında 7 set ve 2018 yılında ise 14 set olarak gerçekleşmiştir.

Yine Bakım-Onarımı yapılan araç sayısı da sırası ile; 2016 yılında 294 araç, 2017 yılında 313 araç, 2018 yılında ise 346 araç olarak artan bir sayıda gerçekleşmiştir.

Araçların bekleme süresi 36 aydan 4 aya indirilmiş. Araçların arızalarına müdahale süresi ise 30 günden 1 güne indirilmiştir.

Şirketimiz, Türkiye’de ilk 500 sanayi kuruluşu sıralamasında 424. Kamuda 9. ve Demiryolu sektöründe ise 1. olmuştur. 2018 yılında çalışanlarımızın gösterdiği performans, 2019 yılına da kılavuzluk ederek, bu artış trendinin devam edeceğini göstermektedir. Bu vesile ile başta Sayın Hocamız ve Genel Müdürümüzü ve tüm çalışanlarımızı gönülden tebrik ediyorum.

Bugün TÜVASAŞ öyle bir noktadaki, bu zamana kadar “taşeron şirketlere iş veriyor” diye sitem ettiğimiz TÜVASAŞ, piyasada taşeron şirketlerle rekabet edebilen ve onların elinden iş alabilen bir noktaya gelmiştir.

TÜVASAŞ, aynı zamanda ülkemizde yerli ve milliliği artırmak amacıyla Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’nun Çelik Fabrikasından “doğrudan teminle” imal edeceği araçlarının aks ihtiyacını karşılayacaktır.

Kuruluşumuz, sektöründe bir ilk olarak, en önemli girdi malzemelerden biri olan fren balatalarını da yerli ve milli olarak yapılır hale getirmiştir.

Yeni yönetim tarafından kurulan yeni Ar-Ge Projeler Biriminin, geliştirdiği Türkiye’nin ilk raylı sistem K tipi kompozit disk balata prototipleri üretilerek seri üretime hazır hale gelmiştir.

K tipi kompozit disk balataları ve fren pabuçları ülke ekonomimize yılda 50.000.000 TL’lik ithalat yükü oluşturmaktadır. Böylece milli ve yerli fren sistemi için önemli bir kilometre taşı aşılmıştır.

TÜVASAŞ, 1950’lerde ki vagon tamir atölyesinden, artık 2020’lerin raylı taşıt üretim üssüne dönüştürülmüştür. Üzerinde titizlik ve yoğun gayretle çalıştığı, tasarımdan üretime maksimum yerlilikle üreteceği ve kısa süre içinde Milletimize armağan edeceği; Milli Elektrikli Tren Seti (EMU) projesi TÜVASAŞ’a kabuğunu kırdıracak ve hak ettiği konuma taşıyacaktır.

Kıymetli arkadaşlar burada bir hakkı da teslim etmek zorundayız. Bilindiği gibi Cumhuriyetin kurulmasına müteakip 1923 ten 1950 yılına kadar ülkemizde demiryolu sektöründe yatırımlar yapılmıştır. 1950-2003 yılları arasında ise ülkemizde demiryolu sektörü açısından hemen hemen hiçbir yeni yatırım yapılmamıştır. Ancak 2003 yılıyla birlikte, son 15 yılda gerek ana hat demiryollarımızda gerekse şehir içi hafif raylı sistemlerde Cumhuriyet döneminin en büyük ve ciddi yatırımları yapılmıştır. Ayrıca 6 nisan 2019 tarihli resmi gazetede yayınlanan Tramvay ve Tren Vagonları ithalatının yasaklanması kararını büyük bir sevinçle karşılıyoruz. Bu konuda Demiryolu–İş Sendikası olarak, başta Sayın Cumhurbaşkanımıza gösterdikleri yüksek dirayet ve kararlılık için çok teşekkür ediyoruz.

Kıymetli basın mensupları, bildiğiniz gibi 2014 yılında, şimdiye kadar yurt dışından temin edilmiş olan Elektrikli Tren Setlerinin yerli ve milli imkânlar ile üretilmesi görevi TÜVASAŞ’a verilmiştir.

Şirketimiz, yepyeni bir proje olan Milli Elektrikli Tren Setleri tasarım ve üretimini büyük bir heyecan ve coşkuyla sahiplenmiştir. Özellikle TÜVASAŞ için bir şans olarak değerlendirdiğimiz, Genel Müdürümüz Prof. Dr. İlhan KOCAARSLAN, memleket sevgisini, uluslararası tecrübe, pratik ve akademik vizyonunu, kuruluşumuzda mevcut olan potansiyelle birleştirmiş, ortaya çıkan sinerji ile kısa zamanda gerekli altyapı çalışmaları tamamlanmıştır.
Kıymetli Basın Mensupları, Tren Setlerinin Alüminyum gövdelerinin üretileceği “ülkemizde ve bölgemizdeki tek ve en büyük üretim tesisi” inşaatı tamamlanmış ve bu tesiste kullanılacak modern robotik tezgahlar, yerli ve milli piyasadan temin edilerek üretime hazır hale getirilmiştir.

Kıymetli arkadaşlar, uzun yıllardır çalıştığımız ve tecrübe sahibi olduğumuz demiryolu sektörünü ve TÜVASAŞ’ı çok yönlü ve derinlemesine tanıyan bizleriz. Çalışanlar olarak üretme ve verimli olma problemimiz asla olmamıştır. Bunu Özellikle son dönemde, işçisi ile yönetimi ile uyum içinde çalışarak ürettiği ürünleri ve performansı ile de ortaya koymuş bulunuyoruz. Biz çalışma ve üretme arzumuzla, Genel Müdürümüzün heyecanını hem destekledik, hem de cesaretlendirdik. Hocamız da birikim ve çevresini bu işe odaklandırdı ve ortaya ülkemiz için harika bir sonuç çıktı.

Milli Tren Projesi, Beş yıl önce başlatıldığı halde, kayda değer bir ilerleme göstermeyen 160 km/h hızlı Elektrikli Milli Tren Seti Projesi, Hocamızın Genel Müdür olarak göreve başlamasıyla yüksek ivme kazanmış ve geçtiğimiz 1,5 yıl içinde, Alüminyum Gövde Fabrikası kurulumu, araç tasarım çalışmaları ve komponent teminleri tamamlanarak üretim çalışmaları başlatılmıştır. Üretilecek olan bu milli trenimiz aynı zamanda Ada ekspresinde de kullanılacaktır.
100 araçlık siparişin ilk partisi olan beş araçlık prototip dizi, 2019 yılı sonunda raylara indirilecek ve milletimize armağan edilecektir. Kurumumuzun bu tren setlerini üretmemesi için uluslararası arenada büyük engeller ve zorluklar ile karşılaştığını bilmenizi istiyoruz.

TCDD’nin yapmış olduğu bilgilendirmelerden öğrendiğimiz kadarı ile önümüzdeki 10 yıl içerisinde elektrikli hızlı ve yüksek hızlı demiryolu hatlarının uzunluğu 10 bin km’lerin üzerine çıkacaktır.

Bunların bazıları 160-200 km/h hızlı tren setleri için yapılırken, bazıları da 200-250 km/h hızlar için yapılacaktır. Dolayısıyla ülkemizin gelecek 10 yılda bu güzergâhlarda çalıştıracağı Hızlı ve Yüksek Hızlı Elektrikli Tren Setlerine çok büyük miktarlarda ihtiyaç duyulacaktır.

Konunun önemini anlatmak için bir örnekleme yapmak gerekirse:
Vücudumuzda bulunan damarlar demiryolu altyapısı, damarda dolaşan kan ise demiryolu araçları gibidir. Damarlarda dolaşan kan organlarımıza ve vücudumuza can verir. Kan ise yine vücut içinde diğer organlarımız tarafından üretilir ve temizlenir. Dolayısı ile vücudun sağlıklı

çalışması için damarlardaki kanın vücut tarafından üretilmesi nasıl elzem ise demiryolu ağlarımızdaki araçların da ülkemiz tarafından yerli ve milli olarak üretilmesi o kadar elzemdir. Dışardan yapılan kan takviyeleri ile vücudun sağlıklı fonksiyon gösteremeyeceği gibi hiçbir yabancı firmanın da bu hayati konuda ülkemize yardımcı olacağını düşünemeyiz.

Ülkemizin Nüfus, jeopolitik, ekonomik, teknolojik, talep, din ve dil hinterlant gerçekleri bizi böyle bir sektörde üretici ve belirleyici olmaya mecbur bırakmaktadır.

Yine daha önce basından da takip ettiğimiz gibi bu ihtiyaçları karşılamak amacıyla TÜLOMSAŞ önderliğinde 96 adet yüksek hızlı Tren Seti (786 araç) temini için 2018 yılı başlarında ihaleye çıkılmıştır. Ülkemizin olmazsa olmaz ihtiyaçları arasında bulunan; artı 160 km/h ve 200 km/h saatlik hatlarda çalışacak bu tren setlerinde binlerce araca ihtiyaç duyulacaktır. Ülkemizin çok büyük yatırımlar yaparak son 15 yılda kurduğu bu demiryolu altyapılarının, sosyo-ekonomik kalkınmaya dönüşmesi ve ülkemize katma değer üretmesi buralarda yeterli sıklık ve yoğunlukta tren setlerinin çalıştırılması ile mümkün olacaktır.

Diğer taraftan bu setlerin yurtdışından ithal edilmesi durumunda ülkemiz ekonomisine 10 milyarlarca doların üzerinde ciddi bir yük getirecektir. Ayrıca bu araçların bakım onarım ve yedek parça teminleri sebebi ile ülkemiz ekonomisinin çok ciddi kayıpları olacaktır.

İşte bu durumdan vazife çıkartan TÜVASAŞ, 160 km/h hızlı araçların tasarımını 18 ay gibi kısa bir sürede yaparken, aynı anda 225 km/h hızdaki araçların tasarımını da başlatmış olup yaklaşık 10 aydır bu çalışmaları sessiz bir şekilde yürütüldüğüne şahit olmaktayız. Uzun süredir sessiz ve derin yürütülen bu çalışmaları büyük bir gururla yeni öğrenmiş bulunuyoruz ve takdirle karşılıyoruz. TÜVASAŞ’ımızın geleceği için çok büyük önem arz eden bu çalışmaları yöneten ve yönlendiren Genel Müdürümüz Sn. Prof. Dr. İlhan KOCAARSLAN hocamızı ve çalışma ekibini tebrik ediyoruz.

Bu setler de yine TÜVASAŞ bünyesindeki Alüminyum Gövde Üretim Fabrikasında üretilecektir. Çünkü bu tesiste yalnız Milli EMU’muzun değil, Metro, Hafif Raylı Sistem, Hızlı ve Yüksek Hızlı Tren Araçlarının da gövdeleri üretilebilecektir. Sektöründe 1. olan TÜVASAŞ, kazandığı bu tesisle ülkemiz ve bölgemiz için zaten taşıdığı potansiyel liderliğini, tartışmasız vazgeçilmezlik seviyesine yükseltmiştir.

Eğer Dünya’daki uygulamaları yakından incelersek, Yüksek Hızlı Tren işletmeciliği güzergahlarında teorik hız ile uygulanan ortalama hız arasında büyük farklar olduğu görülmektedir. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, Rusya ve dünyanın hızlı tren kullanan diğer ülkelerindeki bu farkı örneklemek gerekirse:

Rusya’nın Moskova Şehri ile St. Petersburg şehri arasındaki tren hattının yaklaşık uzunluğu 650 km olup tren seferi duraksız olarak 3 buçuk saat sürmektedir ki burada dahi hız 200 km/h bulmamaktadır. Bunun için Rusya dahi yüksek hızlı tren alımını durdurduğu yönündeki haberleri almaktayız.

Dolayısı ile uygulamadaki ortalama sürat dikkate alındığında; TÜVASAŞ’ta tasarımı sürdürülen 225 km/saat hıza sahip bu araçlar Hızlı ve Yüksek Hızlı Tren işletmeciliği için yapılan yollarımızda rahatlıkla kullanılabilecek ve ihtiyacımızı karşılayacaktır. Yani bizim Yüksek Hızlı Tren Setlerini ithal etmemize gerek kalmayacaktır. TÜVASAŞ en önemli kuruluş gayesi olan, ithal ikameci vasfını bu sefer;

*çok yüksek fiyatlarla alınan
*bakım ve onarım giderleri ile uzun süreli çok yüksek maliyetler oluşturan

Yüksek Hızlı Tren ihtiyacımızı, yerli ve milli 225 km/h tren setlerini üreterek karşılayacaktır. TÜVASAŞ bugün bununla da yetinmeyecektir. Bu vizyon ile ihtiyaç duyulması durumunda Cumhuriyetimizin 100. Yılı olan 2023’te Yüksek Hızlı Trenleri Yerli ve Milli olarak ülkemizin demiryolu hatlarına kazandıracağına inancımız tamdır.

Pekala TÜVASAŞ bunları nasıl başaracak?
TÜVASAŞ devlet statüsü ile bu tür projeleri nasıl başaracaktır? Sorusuna; Genel Müdürümüzün önderliğinde cevap bulmuş. TÜVASAŞ statüsü gereği önünde bulunan bürokratik engelleri aşmak için; 160 km/h hıza haiz Milli Elektrikli Tren Setlerinde ve 225 km/h hızdaki Milli Elektrikli Tren Setlerinde birlikte çalıştığı ASELSAN ile bir işbirliği anlaşması yapmıştır. Tasarım, pazarlama ve benzeri durumlardaki devlet statüsünden kaynaklanan bürokratik engelleri ASELSAN’ın özerk yapısı ile aşmaktadır.

TÜVASAŞ Yönetimi de Sayın Cumhurbaşkanımızın yerlilik ve millilik söylemlerinden vazife çıkartarak; Alüminyum Gövde Üretim Fabrikasının kurulumunda, 160 km/h Elektrikli Milli Tren Setlerinin üretim sürecinde ve 225 km/h Hızlı Tren Setlerinin geliştirilmesinde ve komponent temininde; öncelikle ASELSAN olmak üzere birçok yerli firma ile çok yakın işbirliği içinde çalışarak bütün bunları yapmaktadır.

Kıymetli Basın Mensupları, ülkemizde son yıllarda, 12 değişik ülkeden, 26 değişik demiryolu aracı ve aksamı ithal edilmiş ve yaklaşık 6 milyar dolarlık yurt dışı alımı yapılmıştır. Bu her türlü kıt kaynağını maksimum verimli kullanması gereken ülkemiz için, kalıcı dışa bağımlılık oluşturduğundan çok büyük bir kayıptır.

Ülke olarak yapılan bu hatayı bundan sonra devam ettirmeyelim. Söylediğim gibi değerli arkadaşlar, ülkemizin önümüzdeki 15 yıl içerisinde binlerce yakın mesafeli demiryolu araçlarına, binlerce ana hat yolcu demiryolu araçlarına ve binlerce hızlı ve yüksek hızlı tren araçlarına ihtiyacı vardır. Bu sektörün bütün uluslararası büyük temsilcileri bizim bu pazarın peşindedir. Onların tek dertleri haklı olarak kendilerince bu pazardan mümkün olduğu kadar çok pay almaktır.

Bunun için aynı şekilde ülkemizdeki bu pazarın peşinde olan özel sektör temsilcileri ile işbirliği içinde hareket edeceklerdir.

Hem uluslararası sektör, hem de ülkemizdeki özel sektör temsilcilerinin tek hedefi de bu pazardaki ranttır.
Onların ülkemizdeki yerli ve milli sanayinin bu teknolojileri kazanmasını desteklemeleri veya ona bağlı yeni teknolojik açılımları yapmamızı istemelerini düşünmek bir gaflettir. Diğer taraftan bu sektörün ülkemizde gelişmesi ve belli bir seviyeye gelmesi bir süreçtir. Bu sürecin milli bir düşünce yapısı ile aşılması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü hiçbir yabancı, ülkemizde kısa vadede böyle bir teknoloji transferi yapılmasını ve ülkemizin bu sektörde yerlileşmesini ve millileşmesini buna müteakip ihracata yönelik çalışmasını istemeyeceği aşikardır.

Sonuç olarak; ülkemizde bu sektörün teknolojik olarak gelişmesi, büyümesi ve ilerde daha yarınlarda bu alt yapılara bağlı olarak yeni teknolojik açılımları sağlaması ve bu alanlarda üretim yapabilmesi, devletimizin bugün bu sektördeki yerli ve milli girişimleri desteklemesi ile mümkün olabilecektir. Hiçbir zaman yabancı veya özel sektörün böyle bir derdi olmaz ve olmayacaktır. Onların sadece ülkemizdeki bu pazarda oluşacak rantla ilgili hesapları vardır. Onların bu hesaplarını ancak yerli ve milli sektörel oluşumu gerçekleştirecek geçişi ile engelleyebiliriz. Sektörlerimizin bekası, iktisadi bekamız; iktisadi bekamız da ülkemizin bekası olacaktır.

Ülkemiz; Devrim Arabası örneği ve Nuri Demirağ’ın uçak sanayisi örneği gibi acı tecrübelere sahiptir. Devletimizin, Bürokrasimizin bu konuda TÜVASAŞ’a ve girişimlerine sahip çıkarak, bizim sektörümüzde de yeni bir acı sürecin yaşanmasına engel olmasını istiyoruz.

Devletimizin; TÜVASAŞ önderliğinde ASELSAN ile birlikte yapmış olduğu bu çalışmalarının doğrudan temin ile destekleyerek geliştirip büyütmesi gerekmektedir.

TÜVASAŞ alınan bu araçların yüzdesel olarak büyük kısmını yerli ve milli sanayii ile birlikte yapabilecek kapasite ve kabiliyete kavuşmuştur.

Bunun için TÜVASAŞ’ın demiryolu araç ihtiyaçlarını belirleyen stratejik planlamacılarından beklediği tek şey; uzunca sürede gerçekleşen altyapı yatırımlarına başlanıldığında, kullanılacak araçlarla ilgili taleplerin TÜVASAŞ’a bildirilerek doğrudan temin edilmesidir. TÜVASAŞ oluşturduğu endüstriyel çevre ile bölgemizde kurduğu raylı taşıt üretim üssünün merkezinde ve yöneticisi olarak tasarımdan-üretime kadar işi organize edecek, yerli partner ve tedarikçileri ile (ASELSAN, TÜLOMSAŞ ve diğer yerli sanayiciler) beraber ülkemizin ihtiyaç duyduğu yolcu taşıyan tren setlerini üretebilecektir. Böylece harcamalarımızın tamamı ekonomimizin ve sanayimizin kalkınmasına aktarılacaktır. Buna müteakip ithalat azalacak, istihdam ve ihracat artacaktır. Ülkemiz demiryolu araçları sektöründe sözü edilen yerlilik ve milliği gerçekleştirmiş olacaktır.

Değerli basın mensupları sonuç olarak verdiğimiz bu detaylı bilgiler kapsamında TÜVASAŞ’ ımız yerli ve milli olarak ülkemizin ihtiyacı olan yolcu taşıyan tüm demiryolu araçları üretimini yapabilecek noktaya gelmiştir. Aynı zamanda uluslararası pazarlara da ihracat yapabilecek konumlara gelebilmesi için, desteklenmesi gerekmektedir. Demiryol-iş sendikası olarak, yaptıkları çalışmalardan dolayı başta Sayın Genel Müdürümüze, yönetim kurulu üyelerine ve TÜVASAŞ’ta çalışmakta olan işçi ve memur arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*