Fransa’da Demiryolu İşçileri Grevin Lokomotifi Olmaya Devam Ediyor

fransada demiryolu iscileri grevin lokomotifi olmaya devam ediyor
fransada demiryolu iscileri grevin lokomotifi olmaya devam ediyor

Emeklilik reformu karşıtı grev yapan demir yolu işçilerinin toplantısına katılıyoruz. “Gelecek nesiller için verilen kavga en haklı olandır” diyen işçiler oy birliğiyle “Greve devam” kararı alıyorlar.

Gün 24 Aralık Salı, saat sabah 10 civarı. Ertesi gün Noel bayramı ve millet telaşlı bir şekilde son hediyelerini almak için koşturuyor. Medya haftalardır süren grev karşıtı propagandasına devam ediyor ve durmuş trenler nedeniyle tatile gidemeyen çocukların ve ailelerin üzüntülü portrelerini sürekli tekrarlayarak yayınlıyor.

Evrensel‘den Diyar Çomak’ın haberine göre;” Bu yazı yazıldığında Paris’te 14 metro hattı hâlâ kapalıydı, yalnızca otomatik hatlar normal şekilde çalışıyor (Metro 1 ve 14 sürücüsüz otomatik hatlardır), şehirler arası hattı sağlayan TGV’lerin (Hızlı Tren) yüzde 50’si çalışmıyordu. Katıldığımız grevciler toplantısında demir yolu işçileri emeklilik yasa tasarısı geri çekilinceye kadar grevde olacaklarını tekrar vurguluyorlar.

LYON GARINDA İŞÇİ TOPLANTISI

Yer Paris, daha doğrusu Lyon Garı. Buradan her yıl 100 milyondan fazla yerli ve yabancı yolcu geçiyor, Fransa’nın güneydoğusuna önemli hizmet veren bir ana hattın garı; hatta Fransa’nın en büyük üçüncü tren istasyonu. Ayrıca İsviçre’de Cenevre, Lozan, Basel ve Zürih; İtalya’da Turin, Milan ve Venedik; İspanya’da Girona ve Barcelona ile bağlantı sağlayan uluslararası bir gar.

23’üncü peronun en sonunda demiryolu işçileri toplanmış ve genel grevin sürdürülmesini tartışıyorlar, birazdan bunu onaylayacaklar. Kararlılar. Bugün sadece Noel arifesi değil aslında. Emeklilik yasa tasarısına karşı 5 Aralık’ta başlatılan genel grevin 20’inci günü ve en başından beri ön saflarda demiryolu işçileri duruyor. Hükümetin başından beri grevcileri karalama operasyonu sürdürüyor, tren ve metrolarda vatandaşın çektiği çilenin işçilerden kaynaklı olduğu hissini yaratmaya çalışıyor. Fakat ne yaptıysa başaramadı, zira tüm kamuoyu yoklamalarında grevcilere destek sürekli yüzde 60 oranında. Bu bile hükümetin ne kadar başarısız olduğunu gösteriyor. Toplanan işçiler arasında bir bayram havası var; neşeli ve güler yüzlüler. Noel’den değil, mücadelede kararlı olmaları ve toplumdan da önemli bir destek adlıkları için bu böyle. CGT’nin (Genel İş Konfederasyonu) topladığı grevcilere yardım ve dayanışma kasasına vatandaşlardan sunulan bağışlar da 1 milyon avroyu geçmiş.

EMEKLİLİK REFORMUNDE NE VAR?

Emeklilik reformunun önemli noktalarından birisi şu an var olan sistemdeki 42 özel emeklilik rejimini ortadan kaldırması ve tek bir “puan usulü” sistemi getirmesi. Devlet memurları, SNCF ve RATP (demiryolu işçileri), EDF (yüzde 80’den fazla Fransız devletine ait elektrik tedarikçisi ve elektrik üreticisi) veya Paris Operası… Hükümet, her biri mesleklerin özgünlüklerini göz önünde bulunduran özerk fonlarla yönetilen farklı emeklilik sistemlerini ortadan kaldırmak istiyor. Aslında hükümet kamu sektöründeki emeklilik rejimlerini özel sektöre göre hizalamak istiyor. Bu girişimler daha önce birçok kez ve değişik hükümetler tarafından gündeme getirilmişti fakat büyük mücadeleler sonrası geri püskürtülmüştü. 1995 grevleri önemli bir örnek. Jacques Chirac’ın cumhurbaşkanlığı döneminde Başbakan Alain Juppé’nin savunduğu sosyal güvenlik reformu paketinde de ateşi körükleyen en önemli nokta yine buydu ve 3 hafta boyunca Fransa tamamen felç olmuştu; tüm kamu sektörleri grevdeydi, gençlik sokaklardaydı ve toplum hareketi destekliyordu. Grevler sonucu hükümet geri adım atmak zorunda kalmıştı.

Tekrar hatırlatalım bu “reform” en az iki nedenden dolayı herkes için kötü olacak. Birincisi: Bu değişimle tüm sektörler için emeklilik maaşının hesaplanması kaçınılmaz olarak aleyhte olacak. İkinci konu “puan”ın değerin ne olacağı önceden bilinmiyor, her yıl hükümet bir kararnameyle bunu belirleyecek, bu yüzden kimse ne kadar emeklilik maaşı alabileceğini bir yıl öncesine kadar bilemeyecek. Burada önemli olan, reformun her alanda çalışanlar (kamu veya özel sektör) için önemli bir gerileme olacağı ve demir yolu işçilerinin “herkes için” ve gelecek nesiller için grevi sürdürmeleri. Konuştuğumuz her demiryolu işçisi de bunu belirtiyor.

‘SORUMLULUK DEVLETE AİT’

Öncelikle belirtmek gerekir ki “demir yolu işçisi” yani Fransızca “cheminot” kelimesi ilk olarak raylar boyunca “yürüyen” demiryolu şirketlerinin çalışanlarını ifade etmek için kullanılmış. Bugün bu kavram bir demir yolu şirketi tarafından istihdam edilen herhangi bir kişiyi tanımlıyor: Sinyalci, şoför, makinist, bakım görevlisi, operatör, istasyon şefi… Demir yolu şirketi çok çeşitlendi ve demir yollarının modernizasyonu ile çok değişti.

CGT sendikası üyesi ve 20 gündür grevde olan Sébastien Picca’ya hükümetin genel olarak grevcilere karşı yürüttüğü propagandanın “neden demir yolu işçileri üzerinde daha keskin” olduğunu soruyoruz, yanıtlıyor: “Hedefleri çok açık aslında, mücadelenin dağılması ve bizleri ‘kötüler’ olarak göstermek. Onlara göre makul insanlar grevin sona ermesi çağrısı yapanlar. Özellikle yıl sonu bayram dönemine vurgu yapıyorlar. Umarım insanlar bu tuzağa düşmezler. Gerçekler, Hükümetin demiryolu işçilerine karşı yaptığı propaganda ve klişelerden uzak, biz canavar değiliz. Aksine, mücadelemiz dayanışmadan yanadır ve biz yolcuların yanındayız. Medya sabahtan akşama kadar tren ve metrolarda kızgın yolcuları, ulaşımdaki kalabalığı ve Noel bayramı için ailelerine kavuşamayan insanları gösteriyor. Ülkeyi yönetenler grevcilere ‘sorumlu olma’ çağrıları yapıyorlar. Asıl onlar sorumluluklarını yerine getirsin. Biz süresiz grev ilan etmiş durumdayız ve bu kıvılcım karşısında sorumluluk öncelikle devlete aittir. Herkes için zararlı olacak bu yasa geri çekilmelidir’’.

Hükümetin ve medyanın propagandalarından birisi de demir yolu işçilerinin emeklilik rejiminin “nüfusun geri kalanına göre daha erken ayrılma ve daha rahat bir emeklilik sağlıyor” olduğu. Sébastien bu konuyla ilgili şunları söylüyor: ‘‘Fransa’da var olan emeklilik sistemi dünyada en ilerici sistemlerden birisi. Bu birçok tarihi sendikal ve işçi mücadelesine dayanmaktadır. Özel rejimlerin olması ve her profesyonel branşın kendi zorluklarını dikkate alması, tam tersine inanmamızı isteseler bile, aslında ilerici ve modern bir tutumdur. Tam da bu hakların kaybolmaması için mücadele veriyoruz. Biz geceleri, hafta sonları ve vardiyalı saatlerde çalışıyoruz. Ama bu grevi kendimiz için değil herkes için yapıyoruz. Buraya çocuğumla geldim, mücadelemiz onlar için. Grevde günde 100 avro kaybediyorum ama buna rağmen buradayım. Bu grevi kolektif için, inançlarımız için ve en önemlisi çocuklarımız için yapıyoruz.”

Yük treni makinisti ve aynı zamanda SUD-Rail sendikası üyesi olan Thomas’la yaklaşıp, sohbetimize devam ediyoruz. Thomas şunları söylüyor: ‘‘Hareketin baskısını demir yolu işçilerine odaklamak istiyorlar çünkü demir yolu işçileri başından beri önemli bir şekilde hayatı durdurdular. Ben yük treni sürücüsüyüm ve 2 bin tonluk tren sürmek göründüğü kadar basit değil. Mesela bir treni frenlemek çok özeldir, tepki vermesi zaman alır. Önemli bir mesafe gerektirir. Trenimizden ve çevremizdeki trenlerden sorumluyuz. Bunların arkasındaki tüm prosedürleri bilmelisiniz. Bir sinyale uymazsanız, karşınızdaki bir trenle çarpışma ve yüzlerce insanın hayatının riskini alıyorsunuz. Ayrıca bozulduğunda makinenizi veya vagonunuzu tamir etmeyi de bilmelisiniz. Güvenlik kuralları gibi bilinmesi gereken çok şey var. Bunlar her yaşta yapılacak şeyler değil’’.

İŞÇİLER ‘ATEŞİ CANLI TUTMAK’ İSTİYOR

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “ailelerin hayatlarına saygı duyma” çağrısı yaparken demir yolu çalışanlarından Noel ve yılbaşı için grevlerine ara vermelerini istedi. Ama aksine emeklilik reformuna karşı harekete geçen grevciler tatillerde “ateşi canlı tutmak” istiyorlar.

Belirtmemiz gerekiyor; bunlar kamuoyunun grevcilere sunduğu desteği altüst etmeye yönelik girişimler, çünkü devasa propaganda aygıtlarını devreye sokmuş olmalarına rağmen kamuoyunun hareketi destekliyor olması hükümet yetkililerini çok rahatsız ediyor. Demir yolu işçilerine göre grev devam edecek çünkü hükümet geri adım atmayı reddediyor ve kimsenin istemediği bir reformu dayattıkları sürece onlarla müzakereye oturulmayacak.

CGT Demiryolu Federasyonu Genel Sekreteri Laurent Brun, Humanite gazetesine yaptığı röportajda şunları ifade ediyordu: “Evet emeklilikte sefalet içinde yaşamak yerine birkaç gün, birkaç hafta sıkıntı çekmeyi tercih ediyoruz. Savunduğumuz şey bu. Biz de bu çatışmanın mümkün olduğunca kısa sürmesini arzuluyoruz. Ama yine de bu durumu kışkırtan ve hatta daha fazla saldıran hükümettir. Dolayısıyla bugünden sorumlu olan hükümettir ve herkesin anlaması gereken budur. Tüm çalışanlar harekete geçmeli, böylece bu hükümette geri adım attırarak bu çatışmayı sonlandırabiliriz.”

GREV OYLAMASI: MÜCADELEYE DEVAM!

Sohbetlerimizin ardından işçilerin toplantısı başlıyor. Fransız işçi sınıfı için artık bir gelenek haline gelmiş; grevin olup olmayacağına sendikalar karar vermiyor, grevdeki işçiler her sabah toplanıyor ve gerektiğinde lehte ve aleyhte konuşmalar yapıldıktan sonra açık oylamayla grevin devam edip etmeyeceği kararlaştırılıyor. Söze Sud-Rail sendikası yöneticisi Fabien Villedieu başlıyor: “Mücadelemizin arkasında tarihi bir mesele var, yani emeklilik meselesi var. Bu gece Noel arifesi. Umarım herkes eğlenebilir. Biz Noel ve Yeni Yıl gününde çalışmanın ne anlama geldiğini biliyoruz, bayramlarda çocuklarımızla uzaktan telefonda konuşmanın ne olduğunu da biliyoruz. Tüm meslektaşlarımı düşünüyorum; bu gece grev sayesinde çocuklarınız ve ailelerinizle zaman geçirmenin tadını çıkarın. Sarılın ve kucaklayın onları. Ve eğer 2 bin avro kaybetmek zorunda kalırsak umurumuzda değil çünkü çocuklarımız için mücadele veriyoruz ve gelecek nesiller için verilen kavgadan daha haklı, daha asil bir mücadele yoktur.”

Ardından, CGT-Cheminots Sendika Yöneticisi Béranger Cernon mücadelenin güçlenmesi gereği üzerinde duruyor: “Biz Noel bayramını en az iki defadır iş başında geçiriyoruz. Ailelerimizden uzak. Verdiğimiz mücadele tarihe geçecek. Mevcut emeklilik sistemimiz tarihi bir miras, onu kuran insanların mücadelelerinin mirası.”

“Önemli olan mücadeleye tutunmamızdır çünkü kaybedecek çok şeyimiz var. Emeklilik sistemimizi finans dünyasının eline bırakamayız. Onlar sadece mali yönünü görüyorlar. Biz hayatlarımızı, geleceğimizi ve çocuklarımızın geleceğini görüyoruz. Mücadelemizi kalbimizle, yüreğimizle veriyoruz. Sendikacı ve demiryolcu olmaktan hiç bu kadar gurur duymadım, eğer yalnızsak, hiçbir şey değiliz, ancak hep birlikte olduğumuzda her şeyiz. Mücadelemizi kaybetsek bile, en azından aynaya bakıp ‘Ben oradaydım, bu anı yaşadım, kavgadan gurur duydum, zor olsa bile hiçbir şeyden vazgeçmedik’ diyebiliriz.”

Sonra oylamaya geçiliyor ve işçiler tam birlik içinde “Greve devam” kararı veriyorlar. Yanlarında ve kucaklarındaki çocukları da el kaldırıyor ve babalarının grevlerini destekliyorlar. Bu yıl Noel’de babaları belki onlara istedikleri hediyeyi alamadı fakat gözlerinde parlayan ışık, mücadeleci babalarından ne kadar gurur duyduklarını yansıtıyor.

Demir yolu işçileri mücadelenin lokomotifi olmaya devam ediyorlar. Zaten bunu onlardan daha iyi kim yapabilir ki?

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*