Şafak Pavey Kimdir? Yaşadığı Korkunç Tren Kazası Sonrası Hayatı Nasıl Değişti?

Şafak Pavey Kimdir? Yaşadığı Korkunç Tren Kazası Sonrası Hayatı Nasıl Değişti?
Şafak Pavey Kimdir? Yaşadığı Korkunç Tren Kazası Sonrası Hayatı Nasıl Değişti?

Şafak Pavey, Ankara’da 10 Temmuz 1976 tarihinde doğdu. Memleketi Erzurum’dur. Babasının adı Şahin’dir. Annesi ise gazeteci Ayşe Önal’dır. Pavey, 17 yaşındayken Ankara’da tanıştığı Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde konuk sanatçı olarak görev yapan müzisyen İngiliz Paul Pavey ile 1995 yılında İstanbul’da evlendi. Bir süre İsviçre’de yaşadı. Burada hem sinema-televizyon öğrenimi gördü, hem de Zürih Çağdaş Tiyatro ve Dans Grubu’nda dans etti.

24 Mayıs 1996 tarihinde İsviçre’de geçirdiği tren kazası sonucu sol kol ve bacağını kaybetti. Yaşadıklarını “13 numaralı peron”adlı bir kitapta topladı. Geçirdiği kaza ve sonrasında yaşadıkları Zürih Üniversite Hastanesi’nde tez konusu oldu. Bu çalışma kitap olarak yayımlandı. Londra Westminster Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Yüksek lisansını London School of Economics’de tamamladı.

Zürih’te Geçirdiği Korkunç Tren Kazası Sonrası

TRT’de Ateş Hattı programında Reha Muhtar’la birlikte çalışıyor ve iyi bir televizyoncu olma yolunda hızla ilerliyordu. Hayat tüm hızıyla akıp giderken Zürih’te yaşayan müzisyen Paul Pavey’e aşık oldu. Çok genç yaşta sevdiği adamla evlendi. Her şeyden vazgeçip eşinin peşine düşerek İsviçre’de yaşamaya ve Cenevre Üniversitesi’nde sanat eğitimi almaya başladı. Aşk ve sanatla dopdolu, belki de hayatının en toz pembe günlerini yaşıyordu.

Şafak Pavey Zurich Peron

Eşinin hem meslektaşı ve hem de arkadaşı olan Çek vatandaşı Miroslav Hess, beyin tümörü teşhisi ile tedavi görmeye başlamış ve kendisine Cenevre’deki bir onkoloğa görünmesi tavsiye edilmişti. Zürih’e gelen ve Pavey’lerin evinde bir gece misafir olan Hess, Ertesi günü saat 09.03 treni ile Zürich ana istasyonundan Cenevre’ye gitmeye karar verdi. Sağlık durumunun ağır olması nedeniyle Şafak kendisine refakat etmeyi teklif etti. Ertesi günü beraberce Zürih istasyonuna gittiler. Hess yavaş yürüdüğü için Şafak perona gidip trene binmesini, kendisinin de biletleri alıp yanına geleceğini söyledi. Gişe kalabalıktı, genç kadın gecikmişti. Tren hareket etmeye başladı, Hess son vagonun kapısını açık tutarak Şafak’ı bekledi. Kendisi binemese bile, hiç olmazsa Hess’in biletini veririm düşüncesiyle, bir olimpiyat koşucusu gibi koşturan Şafak, tam Hess’in seviyesine geldiğinde ayağının kaymasıyla peronla tren arasına düştü.

O anları sonradan şu sözlerle anlatacaktır: “Kaza anında tamamen kendimdeydim. Tren üstümden geçmişti, ben kendimi kenara doğru çekmeye çalışıyordum. Demek ki anlık şeylerde insanlar bir şey hissedemiyorlar. Bir şey olmadı zannediyordum fakat çok da korkmuştum. Birden kopmuş bacağımı gördüm, bilincim yerindeydi, bacağımı kaybettiğimin farkındaydım. Kolum tamamen vardı, damarlar ve sinirler çok ezilmişti. Hastaneye kadar konuşa konuşa gitmişim. Polisler bile şaşırmışlar..”

Tarihler 1996 yılının 24 Mayıs’ını, saatler 09:03’ü gösterirken, pırıl pırıl düşleri olan henüz 19 yaşındaki genç kadın vücudunun neredeyse yarısını bir tren istasyonunda bıraktı.. Hayati tehlikeyi atlatmıştı. Ama eşi, aşık olduğu ve uğruna işini, yaşadığı ülkeyi değiştirdiği o adam, hastaneye bile gelmedi. Kısa bir süre sonra da boşandılar.

safak paveyin kitabindan

Bir insan bunca acıya nasıl dayanır? Sıradan bir insan için bu denli büyük darbeler ciddi depresyon sebebiyken Şafak Pavey için tam tersi olur. Yaşama azmini asla kaybetmez, aksine daha sıkı, sımsıkı sarılır hayata. Ruhu o kadar barışıktır ki yaşam mozaiğini oluşturan her bir zerreyle, ne sevdası ne de vefasıyla yanında durmayı başaramayan o adamın soyadını taşımayı bile sürdürür ve öylesine sıra dışıdır ki Şafak; tek kolu ve bacağıyla milyonlarca insana hayatın acılarının üstesinden gelmeyi ve yaşama sevincinin ne olduğunu öğretir. İsviçre’deki Universgspital Hastanesi’nde azmi ve metanetiyle herkesi kendine hayran bırakır. Onun bu yaşama gücü ve inanılmaz azmi, akademik düzeydeki bir araştırmaya konu olur. Tüm davranışları izlenir. Hastanede tuttuğu günlüğüne de yer verilerek, hayata tutunma azminin anlatıldığı 500 sayfalık bir tez hazırlanır ve bu tez, benzer durumdaki hastalara tedavinin bir parçası olarak okutulur.

Şafak Pavey Hastane

Anne Ayşe Önal, bu feci olayın şokunu ancak kızından aldığı güçle atlatabilir. Şafak’ın, doktoruna, üst yanına savrulmuş kolunu ve parçalanmış bacağını göstererek “Kurtarabilir misin?”diye sorduğunu, doktorun “Üzgünüm ama hayır” diye karşılık verdiğini ve Şafak’ın “Öyleyse kalanları kurtarmalısın, çünkü annem çok üzülür” dediğini sonradan öğrenecektir. Anne-kız bu trajik öyküyü o yıl birlikte kaleme alıp ”13 Numaralı Peron” adlı kitaba dönüştürür ve ”acılara direnilen bir serüven” olarak ölümsüzleştirir.

Şafak Pavey, kazanın üzerinden bir yıl geçmeden Londra’ya gitti. Westminster Üniversitesi’nin ”Uluslararası İlişkiler” ve ”AB Politikaları” olmak üzere iki bölümünden mezun oldu ve üst lisans yaptı. Agos Gazetesi’nde yazdı. Sayısız projede aktif görev aldı. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Dünya Sekreteryası’na atanmış ilk özel kalem olarak yıllarını mülteci kamplarında zor koşullarda yaşayanların yanında geçirdi. 2011 yılında Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili seçildi. Çok iyi konuştuğu İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyancanın yanı sıra, uluslararası işaret dilini de akıcı şekilde konuşabilmeyi öğrendi.

Gökyüzünü sahiplenmekten başka çaresi kalmamış kederli sürgünleri anlattığı Nereye Gitsem Gökyüzü Benimdir adlı son kitabıyla, yaşam karşısında, “bana verdiğine de benden aldığına da razıyım” şeklindeki cesur duruşuyla, şafaksızlara ışık, korkaklara güç, yalnızlara ayna olmaya devam ediyor…

Tren Kazası Sonrası Açılan Dava Red Edildi

Şafak Pavey’in geçirdiği tren kazasının birinci elden tanığı olan Pavey’in yolculuğunda eşlik edeceği Miroslav Hess’in 1996 yılı sonunda hastalığı nedeniyle vefat ettiğini ve bu nedenle mahkemede şahit olarak dinlenemedi.

İsviçre Demiryollarına 24.6.1997 de Zürih Bidayet Mahkemesi’nde tazminat davası açıldı. 3.11.1998 tarihli karar ile mahkeme davayı reddetti. Bu karara karşı Zürih İstinat  Mahkemesine yapılan itiraz kabul edildi ve dava delil toplanıp tekrar karara bağlanması için Bidayet Mahkemesine geri çevrildi. Geniş çaplı bir delil temini ve değerlendirmesinden sonra Bidayet Mahkemesi davayı 31.8.2001 de yine reddetti. Bu karara karşı Zürih İstinaf Mahkemesine tekrar itiraz edildi. Bu mahkeme yine delillerin eksik toplandığı kanaatına vararak bu kez dosyayı Bidayet Mahkemesine geri göndermeyip kendisi bilirkişi raporları talep etti ve bilirkişilerin sözlü ifadeleri alındı. Delilleri değerlendiren İstinaf Mahkemesi davayı yine reddetti. Bu karara karşı Zürih Kantonu temyiz mahkemesine açılan dava 6.05.2005 tarihinde reddedildi. Ve son olarak İsviçre Federal Mahkemesine açılan temyiz davası da 13.1.2006 tarihinde  reddedildi.

Mahkeme kararlarında gerekçe olarak genç bir Türk kadınının davranışının kazaya neden olduğunu ve illiyet  ilişkisini kırdığı ileri sürüldü. 

Şafak Pavey

London School of Economics’de, “Milliyetçilik ve Etnik Kökenler” üzerine master yaptı. İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve az seviyede Arapça, Farsça bilir. Birleşmiş Milletler’de BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Dış İlişkiler Sorumlusu ve insani yardım görevlisi olarak çalıştı.

İngiliz Parlamentosu’nda zenci ve diğer azınlıkların oy haklarını koruyan Operation Black Vote adındaki parlamenter baskı grubu ile politika ve seçim kampanyası stajı yaptı.

1996 yılında başladığı Birleşmiş Milletler’deki Engelli İnsan Hakları Sekreterliği görevini bıraktı. 15 yıl sonra 12 Haziran 2011 seçimlerine girmek için Türkiye’ye geri geldi ve Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul 1. bölge 5. sıradan milletvekili seçildi.

Türkiye-Güney Kore Parlamentolararası Dostluk Grubu üyesi ve Türkiye-Norveç Parlamentolararası Dostluk Grubu başkanvekilidir.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “2012 Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü”nü Barack Obama’nın eşi Michelle Obama ve dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’nun elinden aldı.

Harvard Üniversitesi, İngiltere Kraliyet Sanat Akademisi ve Norveç Tasarım Konseyi ile ortak projeler yürüttü.

3 uluslararası ve 5 ulusal ödülün sahibidir. İstanbul’da yayınlanan Agos Gazetesinde yazılar yazdı. Van Gölü’ndeki Akdamar Kilisesi’nin restorasyonuyla ilgili kampanyada aktif olarak rol aldı. 2012 yılında CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, BM İnsan Hakları Komitesi Üyeliği’ne seçildi.

Yazdığı eserler:

  • 13 numaralı peron (1996)
  • Nereye gidersem gökyüzü benimdir (2011)
  • Mehdi’yi Beklerken (2012)

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*