Avrasya Tüneli Marmaray

Avrasya Tüneli Marmaray :29 Ekim 2013 tarihinde hizmete giren Marmaray, Asya ile Avrupa yakaları arasında denizin altından kesintisiz demiryolu ulaşımını sağlayan ve dünyanın alanındaki önemli projelerinden biri. Marmaray hattının en derin istasyonu olma özelliği bulunan Sirkeci istasyonu, hazırlıkların tamamlanamaması nedeniyle kullanıma açılmamıştı.

Hazırlıklar tamamlandı ve 1 Aralık 2013 tarihinden itibaren de hizmete girdi. İlk 15 gün ücretsiz hizmet verdiği ve biraz da iki kıta arasında yapılmakta olan tarihi yolculuklara katılmak amacıyla, yoğunluk istenmeyen boyutlardaydı. Yoğunluğun azalmasını ve ortamın sakinleşmesini bekledikten sonra ben de iki kıta arasındaki tarihi yolculuğumu yapmaya karar verdim.

60 metre derinliğe sahip Sirkeci istasyonuna Sirkeci Garı’ndan girdim. Perona ulaşabilmek için 4 adet yürüyen merdiven kullanıp oldukça uzun koridorlardan geçtim. Perona ulaşmam 10 dakikadan fazla zamanımı aldı. Gençlere ve enerjik olanlara göre düzenlenmiş bir rota. Önce Yenikapı peronuna giden trene bindim.

Yenikapı İstasyonu girişindeki düzenlemeleri görmek ve fotoğraflarını çekmek istiyordum. Birkaç dakika sonra Yenikapı’ya ulaşmıştık. Marmaray’ın Yenikapı İstasyonu, adeta bir müze gibi. Duvarları, şehrin tarihini 8 bin 500 yıl öncesine götüren objeleri yansıtan eserler süslüyor. Çok da güzel olmuş, beğendim. Sanki tarihi bir müze geziyormuş gibi hissettim kendimi.

Marmaray Yenikapı İstasyonu’nun “Müze İstasyon” haline getirilmesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yürütme Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç arasında bir protokol imzanlandığını öğrenmiştim. İstasyon girişinde turnikelerin bulunduğu müze görünümünü kavrayabilmek için

2004 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri, kentin en önemli projelerinden biri olan Marmaray Metro projeleri kapsamında, Yenikapı’da büyük bir kurtarma kazısına başladı. İstanbul tarihinde ilk kez Bizans limanlarından birinde arkeolojik kazılar yapılıyordu. Kentin içine doğru uzanan Lykos/Bayrampaşa Deresi’nin ağzına kurulmuş bulunan antik liman arkeologlara dünyanın en büyük hazilerinden bazılarını sundu. Toplam 58 000 m2′nin üzerindeki kazı alanında ilk olarak Osmanlı izlerine rastlandı.

Ardından, günümüz deniz seviyesinden sadece bir metre aşağıda Kostantinopolis’in en önemli ve Antik dünyanın bilinen en büyük limanlarından birine, Theodosius Limanı’na ulaşıldı. Theodosius Limanı gün yüzüne çıktı. 37 batık geminin yanı sıra 47 bin sergilenebilir eserle birlikte 8 bin 500 yıl öncesine ait 2 bin 68 ayak izi bulundu.

Binlerce eserin ortaya çıkarıldığı arkeolojik kazıları simgeleyen öğelerden bazıları Yenikapı İstasyonu’nun duvarlarını süslemiş. Çok beğendiğimi söylemeliyim. İnternetten edindiğim bilgilere göre, Heykeltıraş ve cam sanatçısı Reyhan Çezik ile kimya mühendisi Oktay Güner’in düzenlediği istasyon bir yıllık çalışma ile süslenmiş. İstasyonda yer alan batıkların aslına yakın taklitlerinden biri YK12 olarak bilinen batık. Yükünün büyük bir kısmı dağılmadan yerinde korunarak günümüze gelebilen YK12, bulunan batıklar arasında ayrı bir öneme sahiptir.

Yaklaşık 8 metre uzunluğunda olup kıyı denizciliği yapan ve küçük bir yük teknesi olan batık YK12 9. yüzyıla tarihlenmiştir. Birçok amphorayla, hatta kaptanın kişisel eşyalarıyla birlikte batan tekne, büyük ihtimalle ”Kaçak” adı verilen ve yaz aylarında görülen şiddetli fırtınada batmıştır.

Kaptanın bölmesinde bir maltız/yemek pişirmekte kullanılan ocak, güveç kasesi, bardak ve içinde kiraz çekirdekleri yer alan hasır bir sepet bulunmuştur. Hasır sepette bulunan kiraz çekirdekleri teknenin batış zamanıyla ilgili ipuçları sunmaktadır. Buna göre tekne, mayıs ayında, belki de kentin kuruluş kutlamalarına mal getirirken batmıştır.

Bulunan amphoraların şekillerine ve yapılarına dayanarak Ganos/Tekirdağ yakınlarından ya da Kırım’dan geldiği ve şarap taşıdığı tahmin edilmiştir. Bu replikanın, YK12 nin taklidi yüzde 25 küçültülerek, birebir yapılmış. Daha iyi görünmesi ve dikkat çekmesi için de sıcak camdan oluşan bir deniz üzerine yerleştirilmiş.

Sıcak camdan deniz için 2 bin 500 cam parça elle imal edilerek burada yapıştırılmış. İstasyonda kazıları simgeleyen taş kitaplar ve buluntu katmanları da yer alıyor. Fotoğraflarımı çektikten sonra beni Üsküdar’a ulaştıracak olan trene binmek üzere perona indim. Perona inerken yürüdüğüm koridorların duvarlarındaki cam mozaikler de oldukça ilgimi çekti ve fotoğraf arşivimde yerlerini aldılar.

Mesai saatleri içindeki bir zaman diliminde olduğumuz için, peron ve vagonlar oldukça tenha idi.Trene bindikten 5 dakika sonra üsküdar peronuna ulaşmıştık. Bu harika bir sonuçtu. Avrupa kıtasından Asya kıtasına, denizin altından beş dakikada ulaşabilmek gerçekten harikaydı. Sultan Abdülmecit’ten bu güne kadar emeği geçenlere teşekkür ederek, tarihçesine kısa bir göz atalım.

1860’lı yıllarda Sultan Abdülmecit’in hayallerinden biri Marmaray projesi. Düşünmüş, tasarlamış ama gerçek Marmaray’la ilgili adım Sultan 2.Abdülhamit Han tarafından atılmış. 1892, 1902, 1904 yıllarında Fransızlara, İngilizlere, Almanlara projeler hazırlatmış. 1909’da tahttan indirilince hepsi kesintiye uğramış. Cumhuriyet döneminde, 1970’li yılların sonunda proje şöyle bir gündeme gelmiş.

Ancak asıl proje çalışması Turgut Özal döneminde, lastik tekerlekli araçların geçişine yönelik yapılmış. Gerçekleşememiş. 1999 yılında, Bülent Ecevit zamanında, raylı sistem olması yönündeki görüşler ağır basmış ve japonlarla prensip sözleşmesi imzalanmış. Ancak, 1999 depremi ülkemizi büyük bir yıkıma uğrattığından yine gerçekleşememiş. Nihayet 2004 yılında başlayan çalışmalar, Yenikapı kazıları nedeniyle gecikmeli de olsa, 29 Ekim 2013 tarihinde tamamlanarak hizmete girmiştir.

Kaynak : akincimehmet44.com

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*