Doğu Karadenizin Demiryolu Gerçeği

Bayburt TSO'dan Doğu Karadeniz Demiryolu Güzergahı Açıklaması
Bayburt TSO'dan Doğu Karadeniz Demiryolu Güzergahı Açıklaması

Kara, deniz ve hava ulaşımının yanında en önemli ve hatta en cazip denilecek bir diğer ulaşım şekli demiryoludur. Aslında belirtmek gerekir ki; denizden uzak yerler için belki de en önemlisidir. Demiryolları tüm ülkelerin hemen hepsinde hem barış hem de savaş zamanında büyük öneme haizdirler. Barış zamanlarında ekonomik ve sosyal bakımdan çok önemlidirler, ucuz ve güvenli taşıma sağlarlar, çevrecidirler. Savaş zamanlarında ise askeri malzemeleri ihtiyaç bölgelerine en iyi ulaştırma aracıdır.

Anadolu’muzda yapılan ilk demiryolu hattı 23 Eylül 1856 yılında 130 km’lik İzmir-Aydın hattıdır. Bu hat 10 yıl süren bir çalışmayla 1866 yılında Padişah Abdülaziz zamanında tamamlanmıştır.

Geçmişten günümüze bakıldığında demiryolları; özellikle limanı ve hava alanı olan yerler açısından daha da stratejik öneme sahiptir. Dünya ticaretinin %90’ının denizyolu ile yapıldığı düşünüldüğünde, ticarette en ileri seviyeye gelmiş ülkelerdeki en önemli ortak unsurun, ülkelerin limanları ve bu limanların demiryolu bağlantısının olduğu görülecektir. Demiryolu bağlantısı bulunan limanların dünya ticaretinin cazibesini üzerine çektiği herkes tarafından da bilinen bir gerçektir.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sahil şeridindeki gelişmiş iller liman ve demiryolunun birlikte var olması ve her ikisinin birlikte kullanılması sebebiyle hızla gelişerek büyümüşlerdir. İstanbul, İzmir, İskenderun, Mersin, Samsun gibi illerin bugünkü gelişmişlik seviyelerinde demiryolu ile limana aynı anda sahip olmalarının rolü asla unutulmamalıdır.

Doğu Karadeniz sahil şeridine baktığımızda Samsun ile Batum arasında havaalanı, limanı ve demiryolunun birlikte yer aldığı başkaca bir ilimiz maalesef yoktur. Durum bu olmakla birlikte bu özelliklere sahip olabilme potansiyeli olan bir ilimiz daha vardır. Bu il Trabzon’dur. Trabzon, bölgenin ticaret alanındaki can damarı olma özelliği olan bir ilimizdir. Uluslararası havaalanı ile gelişmiş bir limana sahip olan Trabzon ne yazık ki henüz demiryoluna sahip değildir.

Halbuki, Trabzon’un Erzincan’a dolayısıyla tüm dünyaya demiryolu ile bağlanması çok eski bir rüyadır.

Tarihin sayfalarını karıştırdığımızda yaklaşık yüz elli yıl önce, Padişah Sultan Abdü’l-Azîz Han (1861-878) döneminde, zamanın Trabzon Valisi Vezir Muhlis Esat Paşa tarafından Trabzon Demiryolu için söylediği “demiryolu geçsin de isterse sırtımdan geçsin” sözleri çok manidardır.

Trabzon’a demiryolu yapılması ile ilgili bir adım da zamanın Trabzon Mebusu Ahmet Muhtar ve Arkadaşları’nın “1341 Senesinde İnşaata Mübaşeret Edilmek Üzere Trabzon Erzurum Demiryolu İle Trabzon Limanı Keşfiyat ve İhzaratının 1340 Senesi Zarfında İcrası Hakkında (2/330) Numaralı Teklifi Kanunisi” dir (1925).

Kanun Teklifi’nin gerekçesi incelendiğinde aşağıdaki hususların gerekçede özellikle belirtildiği görülmektedir:

Doğu illerinde büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık yoğun olduğu için ot, yün ve yapağı nakliyatı ciddi sorundur.

Doğu illerinin toprağı çok verimlidir. Rakımı yüksek bu illerde meyvesi yerin altında yetişen bol miktarda iyi cins patates, pancar, yer elması, şalgam, havuç ve benzeri ürün yetiştirilebilir, ihraç edilebilir.

Pancar üretimi artırılıp Trabzon-Erzincan demiryolu sayesinde, Bayburt’a ulaştırılarak burada kurulacak büyük şeker fabrikalarında işletilmesi sağlanabilir. Bu şekilde pancar üretimi halkın refah seviyesini artıracaktır.

Ayrıca şeker politikalarımız için de söz konusu bu durum çok avantajlı lojistik ve ulaşım imkânı sağlayacaktır.

Doğu illerinde bol miktarda maden de bulunmaktadır. Bunlar demiryolu sayesinde en ekonomik ve en uygun şekilde taşınabilir ve işlettirilebilirler.

Doğu illerinde petrol kaynaklarının olduğu anlaşılmaktadır. Sadece bu petrol kaynaklarının işletilmesi bile demiryolu nakliyatı için yeterli sebeptir.

Birçok doğu ilinde linyit de bulunmaktadır. Demiryolu yapılırsa linyit madeninin üretimi ve yakacak sorunu olan yerlere ulaştırılması da temin edilebilecektir.

Yine doğu illerinde nakliyat sorunu giderilirse hububat üretimi artırılabilir.

Trabzon limanı ve sözü edilen demiryolu İran ithalat ve ihracatı için de son derece önemlidir. İran’ın kuzeyine yapılacak nakliyat da bu yolla gerçekleştirilebilir.

Teklif gerekçeleri bu şekilde sayıldıktan sonra

Bütün bu sözü edilenlerin demiryolunun yapılmasıyla derhal gerçekleşecek olan hususlar olduğu…

Demiryolu yapıldıktan sonra sağlanacak imkân ve kolaylıklar ile zaman içerisinde oluşturulacak kireçtaşı imalathaneleri, tabakhane, kışı uzun olan bu illerin merkezinde kurulacak sanat kuruluşları gibi sanayi kuruluşlarının da göz ardı edilmemesi gerektiği…

Bütün bu sayılanlar ve oradaki halkın refahı için ancak Trabzon limanı ile Trabzon-Erzurum ve devamı demiryollarının yapılmasının şart olduğu da vurgulanarak teklifin amacı belirtilmiştir.

Görüldüğü gibi teklif gerekçesinde daha çok ekonomik ve ticari gerekçeler ön plana çıkmaktadır. Aynı şekilde Doğu Anadolu’da var olan madenlerin ve yine bu bölgedeki ziraat ve tarım ürünlerinin pazarlanmasında Trabzon Limanı’na demiryolu ile ulaşmanın çok daha ekonomik olacağı ifade edilmiştir. Ayrıca turizm bakımından da yolculara emniyetli bir alternatif ulaşım yolu olacağı belirtilmiştir.

Bu Kanun Teklifi, 6 Ramazan 1342 ve 10 Nisan 1349 tarihli ve 476 sayılı Kanun olarak ve “Trabzon Erzurum Demiryolu İle Trabzon Limanı Keşfiyat Ve İhzaratının 1340 Senesi Zarfında İcrasına dair Kanun” adıyla kanunlaşmıştır.

Kanun ile Trabzon’dan Erzurum’a bir demiryolu inşa edilmesi önerilmekte idi. Trabzon Mebusu Ahmet Muhtar ve arkadaşları tarafından verilen bu kanun teklifine Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ordu, Gümüşhane, Giresun, Diyarbakır, Niğde ve Mersin gibi illerin milletvekillerinin de imza koymuş olması bu projenin o dönemde de ne kadar önemsendiğini göstermektedir.

Kurtuluş savaşı sonrasına baktığımızda, Trabzona modern bir liman ve demiryolu bağlantısının Atatürkün de ideali olduğunu görmekteyiz. Öyle ki; Atatürk bu idealini 1924 yılında Trabzon`a geldiğinde şöyle açıklamıştır:

“Trabzon’umuzu az zamanda dahile şimendiferle rabtolunmuş, güzel rıhtım ve limanla teçhiz edilmiş görmek, nuhbei amalimdir.”

Bu Kanun 27/10/1988 tarihli ve 3488 sayılı Uygulama İmkanı Kalmamış Olan Kanunların Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ile, “Belirli hatlarda yaptırılacak demiryollarının güzergahının 1924 senesi içinde keşif ve tespitine dair olup, hükmünü icra ettiğinden, uygulanma imkanı kalmamıştır.” gerekçesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Görüldüğü gibi ülkemizin henüz kalkınamadığı, özellikle savaşlardan yeni çıktığı dönemlerde düşünülmüş olmasına, dahası Atatürk’ün vasiyetine rağmen ilgili Kanun yürürlükten kaldırılmış ve maalesef halâ Trabzon’un demiryolu rüyası gerçekleşememiştir.

Anılan Kanun teklifinin verildiği 1925 yılının üzerinden neredeyse 70 yıl geçtikten sonra 1993 yılında Ulaştırma Bakanlığı D.L.H. Genel Müdürlüğü tarafından Trabzon-Erzurum-Erzincan ve Diyarbakır demiryolu fizibilite çalışmaları yapılmış ise de pahalı bulunduğundan çalışmalar olumlu netice vermemiştir. Ancak bugün için demiryolları sektöründeki hızlı gelişmeler, bazı illerimiz arasında uygulamaya konulan Yüksek Hızlı Tren uygulamalarından elde edilen tecrübeler ve nihayet inşaat sektöründeki baş döndürücü gelişmelerin ve yeni teknolojilerin yardımı ile bu büyük projenin daha da ucuza mal olacağı kesindir.

Yapılacak olan bu demiryolunun sadece Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu değil aynı zamanda Güneydoğu Anadolu’nun kalkınmasında da önemli bir rol oynayacaktır. Özellikle gelecekte 50 milyon ton tahıl üretileceği varsayılan GAP bölgesinden yapılacak olan önemli bir ihracat kapısının Trabzon Limanı olduğu düşünüldüğünde bu demiryolunun yapılmasının ülkemiz açısından ne denli hayati önem taşıdığı aşikârdır.

Burada özellikle söylemek istediğim şudur ki; bu konuda bizlere düşen şey bahsedilen kanun teklifinde olduğu gibi birliktelik yaparak Atatürk’ün vasiyeti olan bu projenin bir an önce hayata geçirilmesi için çok daha fazla çalışmaktır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*