Kilo Vermeyi Engelleyen Besinler Nelerdir? Yazısı İle İlgili Tekzip

kilo vermeyi engelleyen besinler
kilo vermeyi engelleyen besinler

Diyetisyen ve Yaşam Koçu Tuğba Yaprak konu ile ilgili bilgiler verdi. Kilo verememek günümüzde en sık karşılaşılan problemlerden biridir. Bireyin genetik yapısı, hareketsiz yaşam sürdürmesi ve kötü beslenme alışkanlıkları yaşam kalitesini etkileyerek hem mental hem fiziksel olarak bireyi olumsuz etkiler. ”Diyet” kelimesi ilk akla geldiğinde düşük kalori alımını anımsatabilir. Ancak sanılanın aksine alınan kalorinin metabolizma hızınıza uygun olmasının yanı sıra gün içerisinde tüketilen besinlerin içerikleri ve hangi sıklıkla tüketildiği de önem taşımaktadır. Diyet sürecinde kilo vermenize engel olan besinleri gelin birlikte inceleyelim;

Kızarmış gıdalar

Et, balık, tavuk, patates gibi kızartılmış gıdalar yanma işlemine maruz kalır ve trans yağları oluşturur. Bu yağlarla hazırlanan besinler kandaki kolestrol seviyesini olumsuz yönde etkiler. En çok cips, fast food gibi hazır veya paketli gıdalarda karşımıza çıkar. Kötü kolestrolü arttırarak birçok hastalığın oluşumuna sebep olan kızartılmış gıdalar, içerdiği doymuş yağ sayesinde kilo vermeyi yavaşlatır. Tip 2 diyabete yakalanan ve kilo vermede en çok zorlanan grup olarak bilinen insülin direncine sahip bireylerin besin tüketim kaydında sürekli kızarmış gıda tükettiğine rastlanılmıştır. Kilo verme sürecinizi hızlandırmak adına kızartma yerine ızgara/ fırında/ haşlama gibi sağlıklı pişirme yöntemlerini kullanabilirsiniz.

Beyaz un

Beyaz un ve beyaz unla yapılan; pasta, kek çörek, beyaz ekmek gibi lif içeriği düşük besinler kan şekeri düzensizliklerine neden olur. Bu da çok çabuk acıkılmasına, açlık ataklarımızın oluşmasına ve gün içerisinde çok daha fazla kalori alımına neden olur. Rafine işlemine maruz kalan un karbonhidrat ve nişasta açısından zengin bir besin . Lif, mineral ve vitamin bakımından fakir olan un hızlı sindirime uğradığı için açlık hissinin oluşma sürecini hızlandırıyor. Bununla beraber oluşan açlık durumu kilo verme sürecini malesef yavaşlatıyor. Günlük beslenmemizde çavdar, tam buğday, tam tahıl, kepek veya yulaf unlarını tercih ederek kilo verme sürecimize destek olabiliriz.

Tuz

Günlük alınması gerekenden fazla tuz tüketimi vücutta sodyum dengesini bozarak dokular arasında su tutulmasına ve buna bağlı ödem oluşumuna neden olur. Bozulan sodyum dengesi vücudun kalsiyum işlevlerini engelleyerek yağ yakım sürecinde yavaşlamalar olmasına yol açar. Ödem artışına bağlı olarak tartıda olduğunuzdan fazla çıkmanız ise psikolojik olarak sizi strese sokar. Bu yüzden kilo verme sürecine yardımcı olmak adına günlük alınan tuz miktarı sınırlandırılmalı ve yüksek tuz içeriğine sahip olan şarküteri ürünleri, turşu, konserve ve salamura tarzı besinlerin tüketimi sınırlandırılmalıdır.

Şeker

Şekerin fazlası vücudumuzda karaciğer tarafından yağ olarak depolanmaktadır. İdeal bel ölçüsünün üzerinde olan ve göbek bölgesinde yağlanma olarak bilinen elma vücut tipli bireylerin fazla şeker tükettiği yapılan çalışmalar ile kanıtlanmıştır. Fruktoz ve glukozdan oluşan bu yapı vücudumuzun ihtiyacı olan sağlıklı besin değerlerini içermez. Fazla şeker tüketimi insülin salınımını arttırdığından bölgesel yağlanmaya neden olmaktadır. Bu yüzden günlük beslenmemizde basit şeker alımından kaçınmalı bunun yerine kompleks karbonhidrat kaynaklarından faydalanmalıyız.

Asitli içecekler

Gazlı içeceklerin içerisinde bulunan şeker, insülin salgılanmasını arttırır ve kan şekerinde düzensizliklere yol açar. Gün içerisinde asitli içecekler çok tüketildiğinde kişide halsizlik, hızlı acıkma, daha fazla şekerli ve gazlı içecek tüketme isteği ve tatlı isteklerini kontrol edememe gibi sorunlar görülmeye başlanır. Asitli içecekler yüksek dozda fruktoz ve glukoz şurupları içerdiklerinden kalp hastalıkları, diyabet gibi metabolik rahatsızlıklara davetiye çıkartır. Asitli içeceklerin şişelerinde bulunan Bisfenol A (BPA maddesi ) reçineyle çevrilidir ve bu madde vücudun iç salgı bezlerine zarar verir. Vücudun metabolik işleyişini bozarak kilo vermeyi engelleyen bariyerleri oluşturur. Bu süreçte maden suyu, ayran, şekersiz ev yapımı limonata gibi içecek tercihlerini benimseyerek asitli içecekleri hayatımızdan çıkarabiliriz.

Tekzip

İsmail Kemaloğlu NİSAD (Nişasta Sanayicileri Derneği)Genel Sekreteri tarafından “Kilo Vermeyi Engelleyen Besinler Nelerdir” konulu yazıda geçen,  fruktoz şurubu (nişasta bazlı şeker) hakkında yer alan yanlış algıyı düzeltmek amacıyla tekzip talebinde bulunmuştur.

Tekzip Konusuyla ilgili yazı şöyle; “12.04.2021 tarihinde internet sitemizde yayınlanan “Kilo Vermeyi Engelleyen Besinler Nelerdir” başlıklı haberde, SayınTuğba Yaprak’ın fruktoz şurubu (nişasta bazlı şeker) hakkında yaptığı açıklamaları okuduk. Bu açıklamalarda yer alan yanlış algıya neden olacak bilgileri düzeltmek amacıyla Türkiye nişasta sanayini temsil eden en büyük kuruluş olan Nişasta Sanayicileri Derneği (NİSAD) olarak sizinle nişasta bazlı şeker hakkındaki güncel akademik verileri paylaşmak istedik.

Haberde “Asitli içecekler yüksek dozda fruktoz ve glukoz şurupları içerdiklerinden kalp hastalıkları, diyabet gibi metabolik rahatsızlıklara davetiye çıkartır.” ifadeleri kullanılıyor.Nişasta bazlı şekerin bileşimi kullanılacağı uygulamaya göre değişse de, sofra şekeri gibi glikoz ve fruktoz şekerlerinden oluşur. Sakaroz ya da sofra şekeri birbirine bağlanmış glikoz ve fruktozdur, yani %50 glikoz ve %50 fruktozdan oluşur. Nişasta bazlı şekerin içinde ise fruktozun oranı %42 ile %55 arasında olup, gerisi glikozdur. İnsanlar enerjilerini karbonhidrat, protein ve yağlardan alır. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi EFSA yetişkinlerde ve çocuklarda karbonhidratların toplam enerji alımının %45-60’ı arasında olması gerektiği bilgisini içeren kılavuzlar yayınlamıştır

(1).Aşırı kilo ve obezite riski tek başına diyetin şeker içeriğine değil alınan ve tüketilen toplam kalori miktarına (enerji dengesine) bağlıdır.

(2) Son bilimsel raporlar şeker alımının tek başına diyabete neden olmadığı sonucuna varmıştır. Şekerin iştahta bir artışa, tokluğu azalttığına veya diyabete neden olduğuna dair doğrudan bir kanıt yoktur.

(3)Normal bir diyetin parçası olarak tüketildiğinde fruktoz içeren şekerler kan basıncını yükseltmez.

(4) Güncel çalışmalar yüksek fruktoz alımı ile trigliseridseviyeleri, BKI, bel çevresi

(5) arasında veya toplam enerji alımının %14’üne kadar olan fruktoz alımlarının hipertansiyon

(6) vakalarıyla ilgili olduğuna dair bir ilişki göstermemektedir.Vücut serbest fruktoz ile glikozu veya aynı şekerlerin sakaroz ve nişasta bazlı şekerden gelen halini tamamı ile aynı şekilde emer. Bu nedenle nişasta bazlı şekerin bir bileşeni olarak tüketilen fruktozunmetabolik anormalliğe yol açması veya aynı kaloriye sahip bir diyette diğer şekerlere göre daha fazla kilo alımına neden olması mümkün görünmemektedir.

(7) Bu bilgiler değerlendirildiğinde, toplam şekerin bir parçası ya da serbest şeker olarak bulunmasından bağımsız olarak, beslenme ile alınan fruktozun olumsuz sağlık etkilerine yol açtığına dair yeterli kanıt yoktur.

(8)Ticari bir amaç gütmeden çalışan bir kurum olarak yanlış algılamayı bilimsel gerçeklerle düzeltmeyi ve kamuoyunu doğru bilgilendirmeyi bir sorumluluk olarak kabul etmekteyiz. Bilimsel kanıtlar çerçevesinde, açıklamaları tekrar gözden geçirmenizi bekliyor ve kamuoyuna karşı sorumluluğunuz kapsamında düzeltmenizi diliyoruz. NİSAD olarak, nişasta ve nişasta ürünleriyle ilgili tüm bilimsel kaynaklarımızı sizinle paylaşmaktan memnuniyet duyacağımızı bilmenizi isteriz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*