İstanbul Trafiğine Monoray Çözüm Olabilir Mi

İstanbul Trafiğine Monoray Çözüm Olabilir Mi :Trafikte ne kadar vakit geçiriyorsunuz? 1 saat, 2 saat, 3 saat? 2014 yılında kaleme aldığım bir yazımda navigasyon firması Tom Tom’un “Trafik Sıkışıklığı Endeksi”nden bahsetmiş ve 2014 yılında İstanbul’un Moskova’dan sonra dünyanın en sıkışık trafiğe sahip şehri olduğunu belirtmiştim. 2015’te işler değişti. İstanbul birinciliğe yerleşti.
2015 yılı içinde açıklanan verilere göre İstanbul’da sürücüler trafikte ortalama yüzde 58’lik bir gecikme yaşıyor. Bu gecikme akşam trafiğinde yüzde 109’a ulaşıyor. Bu da 30 dakikalık bir mesafeyi 62 dakikada kat etmek anlamına geliyor. 2016’da durum değişir mi? Şu anda buna ancak gülüp geçebiliyoruz. İstanbul trafiğinde pek çok sürücü çıldırmanın eşiğinde.
Trafik sıkışıklığının bu kadar yoğun olmasının pek çok sebebi var. Plansız kentleşme, dar ve düzensiz yollar, trafik kurallarına uymayan sürücüler, her geçen gün artan nüfus ve araç sayısıyla beraber yetersiz toplu ulaşım sistemleri ilk akla gelen nedenler.
Aslında trafik sıkışıklığı dünyanın tüm mega kentlerinde bir sorun. Ama İstanbul’un benzersiz bir yapısı var. Her sabah milyonlarca insan bir kıtadan diğerine yolculuk yapıyor ve akşam da aynı şekilde evine dönüyor. Bu yolculuğu taşıyansa iki köprü, bir raylı sistem ve kısıtlı deniz hatları. Şu an yapım aşamasında olan Avrasya tüneli ve 3. Boğaz Köprüsü şüphesiz kısa süreli bir rahatlama getirecektir ancak İstanbul trafiğinin çözümüne uzun vadeli çözümler olmayacaktır.
İstanbul’a acil ve radikal çözümler gerekiyor. Bu çözümler de ancak raylı sistemlerle sağlanabilir. Şu anda inşaatı devam eden ve proje aşamasında olan bazı yeni metro hatları var. Ancak İstanbul o kadar çok göç alıyor ve o kadar hızlı büyüyor ki, bu metro hatları hazır olana kadar yenilerine ihtiyaç doğuyor.
Peki Türkiye’de uzun yıllardır konuşulan ama bir türlü gerçeğe dönüştürülemeyen “monoray”lar (ya da dilimize girdiği şekliyle “havaray”lar) çözüme yardımcı olabilir mi?
Monoraylar en basit tabirle beton bloklar üzerine yerleştirilmiş tek bir ray sistemi üzerinde havada ilerleyen trenlerin oluşturduğu bir sistem. Pek çok ulaşım sistemine göre çevreye çok daha duyarlı, sessiz ve maliyeti daha ucuz. Beton bloklar üstüne inşa edildiği için dar alanlarda biraz iç karartıcı bir görüntü oluşturabilir. Ama geniş alanlarda kullanıldığında gerçekten oldukça görsel bir yapı ortaya çıkıyor. İçinde seyahat ederken camdan dışarıyı izlemenin keyfi de kuşkusuz bambaşka. İnce bir yapısı olduğu ve raylar arasında açık alanlar yer aldığı için de güneş ışığı çok da fazla bloke olmuyor.
Monoray bir çözüm olabilir mi?
Aralık ayı içinde Sosyal İnavosyon Fuarı’nda bir araya geldiğimiz Hitachi Türkiye Ülke Müdürü Erman Akgün ile detaylı olarak Monorayları konuştuk. Hitachi İstanbul’da gerçekleştirilmesi planlanan Monoray inşaatı ihalelerine girmeye hazırlanan firmalardan birisi.
Monoraylar genelde kamuoyunda kısa mesafeli ve az yolcu taşıyan, daha çok fütüristtik görselliği için, estetik amaçlarla inşa edilen ulaşım araçları gibi gözüküyor. Ancak Erman Akgün “Singapur Sentosa Adası’ndaki gibi daha kozmetik amaçlı yapılmış hatlar olmakla beraber, örneğin Tokyo’da yer alan Monoray hattının yolcu taşıma kapasitesinin bugün İstanbul’da yer alan metrolardan çok daha yüksek olduğunu” belirtiyor. “Artık zihniyet değişti ve monorayların bir toplu taşıma çözümü olduğu otoriteler tarafından kabul edildi” diye ekliyor.
Metro inşaatları 5 yıla yakın zaman alırken, monoraylar 28 ay gibi bir sürede tamamlanabiliyor. Ne de olsa yerin altından tünel kazmak gibi bir meseleniz yok. Sistem depreme de oldukça dayanıklı inşa ediliyor ve bir doğal afet sonrasında çok kısa bir sürede(Japonya’da 1 gün) tekrar işletmeye geçiyor.
Bugün Kore’den Malezya’ya, Japonya’dan Almanya’ya, Brezilya’dan ABD’ye dünyanın dört bir yanında kullanılan pek çok monoray hattı mevcut. Ve şuanda inşa edilen daha pek çok yeni hat da var.
“Monorayda maliyetin ciddi bir kısmı inşaat ve Türk firmaları bu konuda çok çok iyiler. Dolayısıyla biz de bir Türk ortakla beraber Monoray ihalelerine girmeyi düşünüyoruz” diye belirtiyor Erman Akgün.
İstanbul için hali hazırda projelendirilmiş, kiminin fizibilite çalışması yapılmış pek çok monoray hattı var. Gerçeğe dönüşmeye çok yakınlar ama bir türlü dönüşemiyorlar. Umarım bu yıl içinde önemli adımlar atılır.
Projelerde bildiğim kadarıyla benim hayallerim yer almıyor ama ben olsam en kısa sürede önce metrobüs hattını monoray’a çevirir, ardından da İstanbul’un bir ucundan diğer ucuna, TEM otoyolu boyunca yukarıdan gidecek bir monoray hattı projelendiririm. Böylece çevreci, hava kirliliği ve gürültü yaratmayan, kötü hava şartlarından etkilenmeyen ve metrobüs gibi E5’in iki şeridini ihlal etmeyen bir sistem hayata geçmiş olur.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*